TR/Prabhupada 0293 - On İki Çeşit Rasa, Mizah

Revision as of 11:37, 3 October 2018 by Vanibot (talk | contribs) (Vanibot #0023: VideoLocalizer - changed YouTube player to show hard-coded subtitles version)
(diff) ← Older revision | Latest revision (diff) | Newer revision → (diff)


Lecture -- Seattle, October 4, 1968

Kṛṣṇa " tümüyle cezbeden " demektir. Aşık olanı cezbeder, bilge olanı cezbeder, politikacıyı cezbeder, bilimadamını cezbeder, düzenbazı cezbeder. Düzenbazı da. Kṛṣṇa Kaṁsa meydanına geldiğinde, farklı çeşit insanlar O'nu farklı şekilde gördüler. Vṛndāvana'dan davet edilenler genç kızlardı. Onlar Kṛṣṇa'yı gördüklerinde " Oh en güzel kişi" diye düşündüler. Güreşçiler Kṛṣṇa'yı yıldırım olarak gördüler. Onlar da Kṛṣṇa'yı gördüler ama dediler ki " Oh, yıldırım var." Ne kadar güçlü olursanız olun, yıldırım düşerse herşey biter. Bu yüzden güreşçiler Kṛṣṇa'yı yıldırım olarak gördüler. Evet. Ve yaşlılar, yaşlı kadınlar Kṛṣṇa'yı sevecen bir çocuk olarak gördüler. Kṛṣṇa ile her türlü ilişki kurabilirsiniz. Onikiçeşit rasa, mizah vardır. Aynı bir dramada çok acıklı ve berbat bir sahne görmek istememiz gibi. Biri birini öldürüyor ve bunu görmekten zevk alıyoruz. Belli tip kimseler... Farklı çeşit sporlar var. Montreal'deki bir öğrencimiz dedi ki babası İspanya'daki boğa güreşlerinden keyif alıyormuş. Boğa dövüşüp öldürülünce bundan keyif alıyormuş - farklı çeşit insanlar. Gören biri diyor ki " Bu korkunç" başka biri keyif alıyor ve diyor ki " Oh, bu çok hoş." Görüyorsunuz ya? Kṛṣṇa uyum sağlayabilir. Eğer korkunş şeyleri seviyorsanız, Kṛṣṇa Nṛsiṁhadeva olarak çıkabilir " Ah " (gülüşmeler) Evet. Ve Kṛṣṇa'yı sevgi dolu bir arkadaş olarak görmek isterseniz, O Vamśī-dhārī, Vṛndāvana-vihārī'dir. Kṛṣṇa'yı sevecen bir çocuk olarak isterseniz, o zaman O Gopāla'dır. Çocuğu sevecen bir arkadaş olarak isterseniz, o zaman Arjuna'dır. Aynı Arjuna ve Kṛṣṇa gibi. Oniki çeşit mizah var. Kṛṣṇa her mizaha uyum sağlar; bu yüzden O'nun adı Akhila-rasāmṛta-sindhu'dur. Akhila-rasāmṛta-sindhu. Akhila evrensel demektir; rasa olgun, mizah ve okyanus demektir. Eğer su bulmak istiyorsan ve Pasifik Okyanusu'nun kenarına gidersen, oh, sonsuz su var. Ne kadar su olduğu kıyas kabul etmez. Benzer şekilde, bir şey isterseniz ve Kṛṣṇa'ya giderseniz, aynı okyanus gibi sonsuz bir tedarik bulacaksınız. Bu yüzden Bhagavad-gītā'da denir ki, yaṁ labdhvā cāparaṁ lābhaṁ manyate nādhikaṁ tataḥ. Eğer biri Yüce Mutlak'a erişebilirse, o zaman tatmin olacaktır ve diyecektir ki " Artık bir arzu duymuyorum. herşeyim tam, tümüyle tatmin olmuş durumda. " Yaṁ labdhvā cāparaṁ lābhaṁ manyate nādhikaṁ tataḥ yasmin sthite. Ve eğer biri bu aşkın konumda ise, o zaman ne olur? Guruṇāpi duḥkhena na vicālyate (BG 6.20-23). Eğer şiddetli bir stress testi olsa, o bocalamayacaktır.

Śrīmad-Bhāgavatam'da bir çok örneği var. Aynı Bhagavad-gītā'da Pāṇḍavaların bir çok stresli konumda kaldıkları ama hiç bocalamadıkları gibi. Kṛṣṇa'ya asla şunu sormadılar, " Sevgili Kṛṣṇa,, Sen benim arkadaşımsın. Biz Pāṇḍavalar'ın arkadaşısın. Neden bu kadar zorluklardan geçiyoruz? " Hayır. Asla. Çünkü şundan emindiler " Tüm bu zorluklara rağmen, Kṛṣṇa sayesinde zaferle çıkacağız. Kṛṣṇa sayesinde." Bu emin olmaktır. buna śaraṇāgati, teslimiyet denir.