TR/Prabhupada 0499 - Vaişnava Çok İyi Kalplidir, Merhametlidir Çünkü Başkalarının Duygularını Paylaşır

Revision as of 12:11, 3 October 2018 by Vanibot (talk | contribs) (Vanibot #0023: VideoLocalizer - changed YouTube player to show hard-coded subtitles version)
(diff) ← Older revision | Latest revision (diff) | Newer revision → (diff)


Lecture on BG 2.15 -- Hyderabad, November 21, 1972

Brahma-bhūtaḥ prasannātmā na śocati na kāṅkṣati (BG 18.54). O zaman, her canlı varlığın tıpkı sizin gibi olduğunu hissedebilirsiniz. İster eğitimli bir brāhmaṇa olsun, ister bir köpek olsun farketmez, ister bir caṇḍāla olsun, ister bir fil.

vidyā-vinaya-sampanne
brāhmaṇe gavi hastini
śuni caiva śva-pāke ca
paṇḍitāḥ sama-darśinaḥ
(BG 5.18)

Gerekli olan bu. Bu ruhsal bakış açısıdır. Paṇḍitāḥ sama-darśinaḥ. Bu nedenle bir adanan birinci-sınıf bir paṇḍitadır. Bir adanan. Çünkü o sama-darśinaḥadır. Sama-darśinaḥ başkalarınına sempati duyar demektir. Bir Vaiṣṇava... Para-duḥkha-duḥkhī, kṛpāmbudhir yaḥ. Vaiṣṇava çok iyi kalplidir, merhametlidir çünkü başkalarına sempati duyar. Başkalarına sempati duyması bu anlamda ne olduğunu bilmesidir. Her canlı varlığı Tanrının ayrılmaz parçası olarak görür. "Şimdi, işte Tanrının ayrılmaz parçası. Eve, Tanrılığa geri dönebilir, ve O'nunla dans edebilir ve ebediyen, çok güzel, neşe içinde yaşayabilir. Şimdi burada bir domuz olarak ya da bir insan olarak, ya da bir kral olarak çürüyor. Aynı şey. Yalnızca bir kaç yıllığına." Dolayısıyla bir adanan onu bu yanılsamanın dışına çıkarmaya çalışır. Bu yüzden ona para-duḥkha-duḥkhī denilir. Gerçekten diğerlerinin sıkıntılı durumunu anlar. Bu politik liderler gibi değil ya da sosyal... Onlar ne yapabilir ki? Onlar kendi talihini yapar. Hepsi bu. Ya da o talih nedir ki? Aslında o da talihsizlik. Birisi "Benim biraz param var. Çok talihliyim" diye düşünür. Bu aslında talih değildir. Gerçek talihli Kṛṣṇa bilincinde ilerlemiş olan kişidir. Talihlidir. Aksi halde, hepsi talihsiz. Hepsi talihsiz. Bu şekilde, kişi ruhsal anlayışa erişmeli, ve belirtisi de maddi değişikliklerden rahatsız olmamasıdır. Yaṁ hi na vyathayanty ete puruṣaṁ puruṣarṣabha, sama-duḥkha-sukham. Belirtisi sama-duḥkhadır... Çünkü bunun rüya görmek olduğunu bilir. Farzedin ki rüya görüyorsunuz. Yani ister bir kaplanın varlığında acı çekin ister rüyada bir kral olun, ne değeri var? Aynı şey. Fark yok. En nihayetinde, rüya görmektir. Bu yüzden sama-sukha-duḥkha. Bir kral ya da büyük bir adam oldum diye çok mutlu olursam, o da rüya. Ve eğer "Çok fakirim, Ah çok çekiyorum, hastalıklıyım," diye düşünürsem, bu da aynı şey. Bu yüzden Kṛṣṇa bir önceki dizelerde şöyle dedi: tāṁs titikṣasva bhārata. "Sadece sabretmek için biraz pratik. Kendi işinizi yapın, Kṛṣṇa bilincini." Yudhyasva mām anusmara (BG 8.7). Gerçek işimiz, Kṛṣṇa'nın dediği gibi, man-manā bhava mad-bhakto mad-yājī māṁ namaskuru (BG 18.65). "Daima Beni düşün." O halde bu uygulama devam etmeli. Sözde sıkıntılıymışım veya mutluymuşum boşverin. Burada... Caitanya-caritāmṛta'da denir ki, 'dvaite' bhadrābhadra-jñāna saba 'manodharma', 'ei bhāla ei manda' ei saba 'bhrama'. Dvaite, bu ikilik, ikilik dünyası, burada, bu maddi dünyada, "Bu şey çok iyi, bu şey çok kötü," sadece zihinsel uydurmacadan ibaret. Burada ki herşey kötü. Hiçbirşey iyi değil. Dolayısıyla bu yalnızca bizim zihinsel yaratımımız. "Bu iyi, bu kötü." Bunu biz yapıyoruz. Tıpkı politik alanda olduğu gibi. "Bu parti iyi. Bu parti kötü." Lakin hangi parti söz sahibi olursa, durumunuz aynı. Ticari ürünlerin fiyatı artıyor. Düşüşü yok, ister bu partiye değiştirin ister şu partiye. Öyleyse bunların hepsi uydurmaca.