TR/Prabhupada 0693 - Hizmetten Bahsettiğimizde, Ortada Bir Motivasyon Yok. Hizmet, Sevgidir

Revision as of 12:45, 3 October 2018 by Vanibot (talk | contribs) (Vanibot #0023: VideoLocalizer - changed YouTube player to show hard-coded subtitles version)
(diff) ← Older revision | Latest revision (diff) | Newer revision → (diff)


Lecture on BG 6.46-47 -- Los Angeles, February 21, 1969

Adanan: "Bhajate bhaj fiilinden köklenir, ki bu da hizmet ihtiyacı olduğunda kullanılır. İngilizce "ibadet etmek" sözcüğü bhaja kelimesiyle aynı anlamda kullanılamaz. İbadet etmek, layık olan kimseye hayranlık duymak ya da saygı göstermek ve onurlandırmak anlamına gelir. Fakat aşk ile hizmet ve inanç özellikle Tanrının Yüce Şahsiyeti içindir."

Prabhupāda: Evet. İbadet etmek ve hizmet etmek, farklıdır. İbadet etmek bir dürtü olduğu anlamına gelir. Bir arkadaşa ya da büyük bir adama ibadet ederim. Bu büyük adamın çok büyük bir iş adamı olduğu için, onu memnun edebilirsem bana bir iş verebilir ve biraz kâr sağlarım dürtüm vardır. Dolayısıyla yarıtanrı ibadeti de böyledir. Belli bir amaç için farklı yarıtanrılara ibadet ederler. Bunun Bhagavad-gītā'da kınandığını Sekizinci (Yedinci) Bölüm'de göreceksiniz. Kāmais tais tair hṛta-jñānāḥ prapadyante 'nya devatāḥ (BG 7.20). Sağduyusunu kaybetmiş, şehvetten şaşkına düşmüş olanlar bir sebeple yarıtanrılara ibadet etmeye gider. O halde ibadetten bahsettiğimizde, sebep var. Ama hizmetten bahsettiğimizde, sebep yok. Hizmet aşktır. Tıpkı çocuğuna hizmet veren anneye benzer. Sebep yoktur. Yalnızca sevgidir. Herkes o çocuğu ihmal edebilir ama anne edemez. Çünkü sevgi vardır. Benzer şekilde bhaj-dhātu, hizmet söz konusu olduğunda sebep söz konusu değildir. Ve bu da Kṛṣṇa bilincinin mükemmeliyetidir. Ve bu da birinci sınıf dini prensip, Śrīmad-Bhāgavatam'da önerilir. Nedir o? Sa vai puṁsāṁ paro dharmo yato bhaktir adhokṣaje (SB 1.2.6). Bu bhakti, bu bhaja, aynı kök, bu dini prensip sistemi birinci sınıftır. Nedir o? Yato bhaktir adhokṣaje. Kişinin yerine getirmekle Tanrı bilinci ya da Tanrı aşkı geliştirebileceği. Hepsi bu. Tanrı aşkı geliştirebilirseniz, hangi dini prensibi takip ettiğiniz farketmez. Ancak... Test ne kadar Tanrı aşkı geliştirdiğinizdir. Fakat bir dürtünüz varsa - bu dini sistemi uygulamakla, maddi ihiyaçlarım karşılanacak - bu birinci sınıf din değildir. Bu üçüncü sınıf dindir. Birinci sınıf din Tanrı aşkı geliştirebileceğinizdir. Ahaituky apratihatā. Hiçbir sebep olmadan ve hiçbir engel olmadan. O birinci sınıftır. Bu öneriliyor. Bu yoga sistemini, Kṛṣṇa bilincini dini açıdan ele alsanız bile, birinci sınıftır. Çünkü dürtü yok. Onlar şunu ya da bunu tedarik etsin diye Kṛṣṇa'ya hizmet etmiyor. Hayır. Belki bu ya da şu olabilir ama farketmez. Onlar meşgul oluyor - ama bunun ya da şunun eksikliği yok. Herşeye sahip oluyorlar. Kṛṣṇa bilinçli olmakla birinin fakirleştiğini sanmayın. Hayır. Kṛṣṇa varsa, herşey vardır çünkü Kṛṣṇa herşeydir. Yani... Lakin Kṛṣṇa ile iş yapmamalıyız. "Kṛṣṇa bana bunu ver, bana şunu ver." Kṛṣṇa sizden daha iyi bilir. Bir çocuğun ebeveylerinden talep etmediği gibi, "Sevgili babacım, sevgili anneciğim, bana bunu ver ya da bana şunu ver." Baba çocuğun ihtiyacının ne olduğunu bilir. Öyleyse Tanrıdan istemek çok iyi bir iş değil, "Bana bunu ver, bana şunu ver." Ne isteyeyim? Tanrı her şeye kadirse, O benim isteklerimi bilir, O benim ihtiyaçlarımı bilir - ve bu da Vedalarda doğrulanır. Eko bahūnāṁ vidadhāti kāmān. O tek bir Tanrı milyonların trilyonların, sayısız, hesap edilemez canlı varlığın tüm ihtiyaçlarını karşılar. O halde biz sadece Tanrıyı sevmeye çalışmalıyız. Hiçbirşey talep etmeyin. Talep zaten karşılanır. Kediler ve köpekler bile ihtiyaçlarını elde ediyor. Kiliseye gidip Tanrıdan birşey istemiyorlar, ama elde ediyorlar. O halde bir adanan neden elde edemesin? Bir kedi ya da bir köpek Tanrıdan hiçbir talep olmadan yaşamın ihtiyaçlarını elde edebiliyorsa, ben neden Tanrıdan, "Bana bunu ver, bana şunu ver," diye talep edeyim? Hayır. Biz yalnızca Onu sevmeye çalışalım. Bu herşeyi yerine getirecek. Buna yoganın en yüksek platformu denir. Devam et.

Adanan: "Kişi saygı değer bir adama ya da yarıtanrıya ibadet etmekten kaçınabilir ve ona kaba denilebilir, ama kişi adamakıllı kınanmaksızın Yüce Rab'ba hizmet etmekten kaçınamaz. Her canlı varlık Tanrının Yüce Şahsiyeti'nin önemli parçasıdır, ve böyle olmakla her canlı varlık kendi yapısı gereği Yüce Rab'ba hizmet etmeye niyetlidir."

Prabhupāda: Evet. Bu doğaldır. Ben Tanrının önemli parçasıysam, benim vazifem hizmet etmektir. Bu örneği size birçok defa verdim. Tıpkı parmağın benim bedenimin önemli küçük parçası olması gibi. O halde parmağın vazifesi ne? Parmağın vazifesi tüm bedene hizmet etmek, hepsi bu. Bir şeyin kaşındığını hissedersem, hemen parmak çalışıyor. Anlıyor musunuz? Görmek istersem, gözler derhal çalışır. Gitmek istersem, bacaklar hemen beni götürür. Öyleyse bu bedensel küçük parçalar, uzuvlar bana yardımcı oluyor, tüm şey, ve ben yemek yiyiyorum ve mide, ben sadece yiyorum. Benzer şekilde Tanrı yalnızca tüm diğer parçalardan hizmet almak içindir. Hizmet etmek için değil. Hizmet, bedenin uzuvları tüm bedene hizmet ederse, enerji otomatik olarak bedenin kısımlarına ulaşır. Benzer şekilde biz Kṛṣṇa'ya hizmet edersek, tüm ihtiyaçlarımızı, enerjimizi kendiliğinden elde ederiz. Yathā taror mūla-niṣecanena (SB 4.31.14). Tıpkı ağacın köküne su dökme örneğinde olduğu gibi, hemen yapraklara, sürgünlere, dallara, heryere ederji tedarik edilir - hemen. Benzer şekilde, sırf Kṛṣṇa'ya ya da Tanrı'ya hizmet etmekle, bütün diğer parçalara tedarik edersiniz, diğer tüm parçalara hizmet edersiniz. Farklı şekilde hizmet etmek söz konusu değildir. (Belirsiz), herşey kendiliğinden gelir. Herşey... Sempati sadece insan için değil, hayvanlar için bile sempati gelir. Tanrı bilinci, Kṛṣṇa bilinci o kadar güzeldir. Tanrı bilinci olmadan, Kṛṣṇa bilinci olmadan, diğer canlılara karşı sempati çok sınırlıdır. Lakin Tanrı bilinciyle, Kṛṣṇa bilinciyle, diğer canlılara karşı sempati tamdır. Sistem budur. Devam et.