TR/Prabhupada 0994 - Tanrı ve Bizim aramızda ki fark ne?

Revision as of 13:37, 3 October 2018 by Vanibot (talk | contribs) (Vanibot #0023: VideoLocalizer - changed YouTube player to show hard-coded subtitles version)
(diff) ← Older revision | Latest revision (diff) | Newer revision → (diff)


730407 - Lecture SB 01.14.43 - New York

Biz komunist ülkesi Moskovo'ya gittiğimizde, sanırım herkes yokluk çekiyordu, ve kendi tercihlerine göre yiyecek bile alamıyorlardı. Hükümet ne kural koyarsa, ne zırva tedarik edersei onu kabul etmek zorunda kalacaklar. Ve aslında bizim için iyi yiyecek yoktu. Ulusal Hotel'de kalıyorduk ve Śyāmasundara'nın bir şeyler almak için en az iki saatini harcaması gerkiyordu. Bu da çok hoş birşey değil. Pirinç temin edilemiyordu. Bir Madraslı beyefendi bize biraz pirinç, iyi atta tedarik etmişti; yoksa sadece süt ve tereyağı var, bir de et, hepsi bu. Meyve yok, sebze yok, iyi pirinç yok ve bu şeyler mevcut değil. Bu Kali-yuga'dır. Birşeylerin tedariği azalacak. Aslında tedariği Kṛṣṇa yapar.

nityo nityānāṁ cetanaś cetanānām
eko yo bahūnāṁ vidadhāti kāmān

Tanrı ve bizim aramızdaki fark bu. Biz de kişiyiz, Tanrı da kişi. Nityo nityānāṁ cetanaś cetanānām. O da canlı varlıktır, biz de canlı varlığız. O halde Tanrı ile bizim aramızda ki fark ne? Şu ekaḥ, o tek canlı varlık, nityaḥ, tekil sayı. Yani, bahūnāṁ vidadhāti kāmān. O tüm bu çoğul sayıya yaşamın tüm ihtiyaçlarını tedarik eder, bahūnām. Nityo nityānāṁ cetanaś cetanānām. Sanskritçe bilenler, bu nityaḥ tekil sayıda kişi demektir, ve nityānām, bu da çoğul sayıdır. Her ikisi de kişidir, her ikisi de canlı varlıktır, ama neden tekil sayıda olan yüce kabul edilir? Çünkü O tüm çoğula yiyecek tedarik eder. Yani aslında Kṛṣṇa'nın tüm canlı varlıklara tedarik etmek üzere herşeyi hazırda var. Kimse açlık çekmez. Hayır. Öyle olmaz. Aynı ceza evinde olduğu gibi, tutuklular mahkum edilmiş olsada, yine de devlet onların yemeğinin, hastahane tedavisinin icabına bakar ki açlıktan ölmesinler. Hayır. Benzer şekilde biz hepimiz bu maddi dünyaya mahkum olsak da, tutsaklar, tutsaklar olsak da. Hareket edemeyiz, bir gezegenden diğerine gidemeyiz. O kadar deniyorlar. Şimdi başarısız oldular. Artık konuşmuyorlar. (gülüşme) Mümkün değil, çünkü tutsağız. Koşullu. Bu gezegende kalmak zorunda kalacaksınız. Kişi kendi gezegninde kalmak zorunda. Kendi arzunuz ve özgürlüğünüz söz konusu değil, çünkü özgürlüğünüz yok.

Ama Nārada Muni'nin özgürlüğü var. Nārada Munibir gezegenden diğerine gidiyor. Ruhsal gökyüzünden maddi gökyüzüne geçiyor, çünkü o mükemmel bhakta. Dolayısıyla ideal canlı varlık odur. Kṛṣṇa'nın tam özgürlüğü olduğuna benzer şekilde ne zaman mükemmel, Kṛṣṇa bilinçli olursak, biz de özgür oluruz. Bizim durumumuz bu. Ama koşullu halde hareket edebiliriz değil. Yapamayız. Baddha. Brahmāṇḍa bhramite kona bhāgyavān, koşulluyuz. Ama koşullu halde de Vedik prensipleri uygularsak mutlu olabiliriz. Mutlu, ve özellikle de bu insan yaşam formu bu amaç içindir, mutlu yaşamanız, Kṛṣṇa bilinci geliştirmek için zaman kazanmanız için ki sonraki hayatta artık bu dünyada olmayın. Spiritüel dünyaya transfer edilirsiniz. İnsan yaşamının amacı budur. Ama bu hergeleler bilmez. İlerleyen medeniyet olduğumuzu sanarlar çünkü kedi köpekler de yerde yatıp uyur, bizin de 104- katlı binamız var ve orda uyuruz. Onların ilerlemesi bu. Ama uyumanın, uyuyarak keyif yapmanın köpek için de 104. gezegende, katta yatan için de aynı olduğunu anlamazlar. Benzer şekilde cinsel hayattan köpek için de adam veya yarıtanrı için de alınan zevk aynıdır. Fark yoktur.