TR/Prabhupada 1051 - Benim Hiç Bir Kapasitem Yok ama Gurumun Sözlerini Hayatım ve Ruhum Kabul Ettim

Revision as of 13:46, 3 October 2018 by Vanibot (talk | contribs) (Vanibot #0023: VideoLocalizer - changed YouTube player to show hard-coded subtitles version)
(diff) ← Older revision | Latest revision (diff) | Newer revision → (diff)


750712 - Lecture SB 06.01.26-27 - Philadelphia

Prabhupāda: Her gün şarkı söylemiyor musunuz? Ama anlamını anlıyormusunuz? Yoksa sırf şarkı mı söylüyorsunuz? Anlamı ne? Kim açıklayacak? Hı? Kim biliyor? Evet, anlamı nedir?

Adanan: "Benim tek arzum zihnimin manevi öğretmenimin ağzından çıkan sözlerle arınmasıdır. Başka hiç bir şey için arzum yok."

Prabhupāda: Evet. Bu emirdir. Guru-mukha-padma-vākya, cittete koriyā aikya. Şİmdi, citta bilinçli ya da kalp demek. "Sadece bunu yapacağım, bās." Benim Guru Mahārāj'ım bana söyledi; ben bunu yapacağım." Cittete koriyā aikya, ār nā koriho mane āśā. Yani bu benim kibrim değil, ama diyebiliyim ki sizin eğitiminiz için, yaptım. Bu yüzden tüm manevi kardeşleriminkinden fazla ne kadar küçük bir başarı görüyorsanız, bundan ötürüdür. Benim hiç bir kapasitem yok, ama ben gurumun sözlerini hayatım ve ruhum kabul ettim. Guru-mukha-padma-vākya, cittete koriyā aikya. Herkes bunu yapmalı. Ama ekleme, başkalaştırma yaparsa o zaman biter. Ekleme, başkalaştırmak yok. Guruya yaklaşmak zorundasınız — guru Tanrının, Kṛṣṇa'nın güvenilir hizmetkarı demektir — ve Ona hizmet etmek için sözlerini kabul edin. O zaman başarılısınızdır. Uydurursanız, "Ben gurumdan daha akıllıyım, ve ekleme ya da başkalaştırma yapabilirim," o zaman bitersiniz. Dolayısıyla bu tek. Ve şimdi, sonrasını da söyleyin.

Adanan: Śrī-guru-caraṇe rati, ei se uttama-gati.

Prabhupāda: Śrī-guru-caraṇe rati, ei se, uttama-gati. Gerçek ilerleme kaydetmek istiyorsanız, o zaman şaşmadan gurunun nülüfer ayaklarında güven duymalısınız. Sonra?

Adanan: Je prasāde pūre sarva āśā.

Prabhupāda: Je prasāde pūre sarva āśā. Yasya prasādāt... Tüm Vaiṣṇava felsefesinde ki talimat budur. Öyleyse bunu yapmadıkça, mūḍha kalırız, ve bu da Ajāmila upākhyāna da açıklanır. Dolayısıyla bugün bu dizeyi okuyoruz, sa evaṁ vartamānaḥ ajñaḥ. Tekrardan der. Tekrardan Again der ki, "Bu hergele..., Nārāyaṇa adındaki oğlunun hizmetine dalıp gitmiş." Bilmiyor ki, "Bu Nārāyaṇa saçmalığı da ne?" Oğlunu tanıyor. Ama Nārāyaṇa o kadar merhametli ki o sürekli oğluna sesleniyordu, "Nārāyaṇa, lütfen buraya gel. Nārāyaṇa, lütfen bunu al," böylece Nārāyaṇa "O Nārāyaṇa'yı zikrediyor," diye kabul ediyordu. Kṛṣṇa o kadar merhametli. O asla "Nārāyaṇa'ya gidiyorum" diye kastetmedi. Oğlunu istedi, çünkü sevgi doluydu. Lakin Nārāyaṇa kutsal adını zikretme fırsatına sahipti. Bu onun iyi talihidir. O yüzden, buna göre, biz ismi değiştiriyoruz. Neden? Çünkü her isim Kṛṣṇa'nın bir hizmetkarı olmak için. Yani tıpkı Upendra gibi. Vāmanadeva demek Vāmanadeva demektir. O halde "Upendra, Upendra," diye seslenirseniz ya da benzer şekilde o isim hesaba katılır. Bu daha sonra açıklanacak.

Burada da söyleniyor... İlk dizede mūḍha denir ve ikinci dizede de sa evaṁ vartamānaḥ ajñaḥ denir. Ajña hergele anlamına gelir. Mūḍha hergele anlamına gelir. Ajña cahil, bilgisi olmayan, cahil anlamındadır. Jña bilgi sahibi olan kişi demektir. Ajña bilgisi olamayan demektir. Mṛtyu-kāla upasthite. Dolayısıyla bu maddi dünyadaki herkes, mūḍhadır, ajña. Umursamaz ki, "Ölümle yüzleşmek zorunda kalacağım. Her şey bittiğinde, tüm planlarım, tüm servetim bitecek." Bunu bilmez. Bilir ama bu şeyleri hözlemlemeyi umursamaz. Bu nedenle herkes mūḍha ve ajñadır. O zaman, ölüm gelmiş olduğu halde, matiṁ cakāra tanaye bāle nārāyaṇāhvaye. "Artık ölüyorum; ölüm yakın" diye deneyimliyor. Yine de, çocuğunu düşünüyor. Yani yaṁ yaṁ vāpi smaran loke tyajaty ante (BG 8.6). Bir çocuğu var. Onun ismi Nārāyaṇa.

Şimdi, onun durumu farklı. Lakin ben aynı şekilde etki altında kalıyorsam, benzer şekilde köpeğime karşı şevkat duyuyorsami o zaman benim durumum nedir? Ya da herhangi birşeye. Doğal olarak köpeğimi düşüneceğim, ve derhal bir köpek ya da köpek gibi bir diğer beden alacağım. Bu doğanın kanunudur. Yaṁ yaṁ vāpi smaran loke tyajaty ante kalevaram. O vakit... Sınav ölüm anında gelecek, ne çeşit bir beden alacağınız. Yani yaṁ yaṁ vāpi smaran bhāvam. Tıpkı onun oğluna karşı şefkat dolu olduğu gibi. Oğlunu düşünüyor. Benzer şekilde, köpeğinize ya da başka bir şeye karşı şefkatliyseniz, o zaman düşünüyor olacaksınız. Bu nedenle Hare Kṛṣṇa, öyle ki ölüm anında Kṛṣṇa'yı düşünebilirsiniz ve hayatınız başarılı olur.

Çok teşekkürler.

Adananlar: Jaya Prabhupāda.