TR/Prabhupada 0868 - Biz Yaşamın Bu Korkunç Koşulundan Kaçıyoruz. Mutluluktan Kaçıyorsunuz



750629 - Morning Walk - Denver

Prabhupāda: Kurmayacağız. Bu kaçmak mı yoksa akıl mı, "Siz çok çalışıp bana verin. Biz keyfini sürelim? Bu akıldır; kaçmak değildir. Bu sürüp gidiyor. Kapitalistler, bu hergeleleri, eşekleri fabrikalarda uğraştırıyor, ve o da hayatın keyfini sürüyor. Bu akıldır. Bu kaçmak değildir. Geyikle çakalın hikayesini biliyorsunuz? (kıkırdar) Çakal kuyunun sularına düşmüş. Dolayısıyla dışarı çıkmayı başaramamış. Derken bir geyik gelmiş. "Nedir bu...?" "Oh, çok güzel. Dans ediyorum. Görüyorsun ya? Çok güzel." Böylece o da aşağı düşmüş. Ve düşer düşmez (çakal) onun başının üstüne çıkıp dışarı çıkmış. Dolayısıyla bu akıldır, "Bırakın bu hergele çok çalışsın ve bizim için güzel bir park yapsın, biz de yararlanalım." Akıl budur. Ve buna ajāgara-vṛtti denir. Ajāgara-vṛtti. Ajāgara demek... Büyük yılana ajāgara denir. Öyleyse fareler, bir delik açar ve orda yaşamak ister. Ve rahat rahat yaşarlar. Bu arada ajāgara gelir. O fareyi yer ve rahat rahat yaşar. Dolayısıyla bizim ki ajāgara vṛtti. Siz rahat rahat yaşamak için bir delik açarsınız, ama biz evi sahiplenip rahat rahat yaşarız. (ara) Los Angeles'da ki dükkan sahipleri bizimkilere soruyor, "Siz çalışmıyorsunuz. O kadar rahat yaşıyorsunuz. Ve biz bu kadar çok çalışıyoruz, o kadar rahat yaşayamıyoruz." Ve biz onlara "Siz de gelip katılın," diye istediğimizde, gelmeyecekler: "Hayır, biz böyle çalışacağız." Biz herkesten "Buraya gel"mesini istiyoruz, ama gelemeyecek. Ve bu da kıskanç olduklarından sebep. Bu yüzden kaçmak diyorlar, öyle ki "Onlar başkalarının üzerinden o kadar rahat yaşıyorlar." Bu onların kıskançlığı. Görüyorlar, "Bir sürü arabaları var, yüzleri aydınlık, iyi yiyorlar ve hiç bir problemleri yok." Dolayısıyla kıskanıyorlar.

Harikeśa: Nasıl yapacaklarını bilseler di hemen yaparlardı.

Prabhupāda: Hı?

Harikeśa: Nasıl yapacaklarını bilseler di onlar da hemen yapardı.

Prabhupāda: Hayır, biz onları "Buraya gelin" diye davet ediyoruz. Neden gelmiyorlar? Ve bu onlar için zor. Hare Kṛṣṇa'ıy söyleyip dans etmek, ah, onlar için çok büyük, ağır bir vazife. Gelmeyecekler. En zor şey de gelir gelmez çay olmadığını, içki olmadığını, et olmadığını, sigara olmadığını öğrenirler, "Ah bir sürü "hayır" mı? Ah" O askerlik memuru dedi? Bir askerlik memuru bazı çocukların askerlik çağrısından kaçtıklarını, bu Hare Kṛṣṇa hareketine katıldıklarını soruşturmaya geldi. "Peki burda ne rahatlık var? .... gitmek yerine katıldılar" Dolayısıyla et olmadığını, içki olmadığını, sigara olmadığını, kumar olmadığını öğrenince, dedi ki, "Bu daha zor. Yine de geliyorlar." Gidip savaşmaktan daha zor. Öyleyse nasıl harika ki. Aslında, karmīler için çok zor bir iş. Lord Zetland bile, "Ah, bunu yapmak imkansız" dedi. Ve gerçekten imkansız. Dr... Professor Judah'ın hayran olduğu şey de bu, "Bu uyuşturucu bağımlısı delikanlılar, nasıl Kṛṣṇa bilinçli olmuşlar?" Bu harikulade birşey. Siz de "Biz hayatın korkunç koşulundan: et yemekten, içmekten ve sarhoşluktan kaçıyoruz" diyebilirsiniz. Biz bundan, bu şeylerden kaçıyoruz ama mutluluktan kaçmıyoruz. Siz mutluluktan kaçıyorsunuz. Hare Rāma Hare Rāma...

Satsvarūpa: Piskolok gerçek sorumluluğun cinsel hayattan ve bu şekilde zevk almak olduğunu, bizim... söylüyor.

Prabhupāda: Ama domuz da zevk alıyor. O halde sizinle domuz arasında ne fark var? Domuz denetimsizce keyif alıyor. Kediler köpekler de keyif alıyor. O halde insan olmanın, medeni insan olmanın ne faydası var? O zevk domuzun hayatında da daha iyi bir şekilde var. Sizin ayırt etme yeteneğiniz var, "İşte bu kızkardeşim, işte bu annem, işte bu kızım," ama (onlarda) ayrım yok. Siz de hayattanz evk alıp bir domuz olu ve bir sonraki yaşamda sizi bekleyen budur.