TR/Prabhupada 0141 - Anne Süt Tedarik Eder, ve Siz Anneyi Öldürüyorsunuz: Difference between revisions

(Created page with "<!-- BEGIN CATEGORY LIST --> Category:1080 Turkish Pages with Videos Category:Prabhupada 0141 - in all Languages Category:TR-Quotes - 1976 Category:TR-Quotes - C...")
 
(Vanibot #0023: VideoLocalizer - changed YouTube player to show hard-coded subtitles version)
 
Line 7: Line 7:
[[Category:TR-Quotes - in USA, Detroit]]
[[Category:TR-Quotes - in USA, Detroit]]
<!-- END CATEGORY LIST -->
<!-- END CATEGORY LIST -->
<!-- BEGIN NAVIGATION BAR -- DO NOT EDIT OR REMOVE -->
{{1080 videos navigation - All Languages|Turkish|TR/Prabhupada 0140 - Bir Yol Erdemli; Bir Yol Erdemsiz - Üçüncü Bir Yol Yok|0140|TR/Prabhupada 0142 - Bu Maddi Doğayı Katletme Sürecini Durdurun|0142}}
<!-- END NAVIGATION BAR -->
<!-- BEGIN ORIGINAL VANIQUOTES PAGE LINK-->
<!-- BEGIN ORIGINAL VANIQUOTES PAGE LINK-->
<div class="center">
<div class="center">
Line 15: Line 18:


<!-- BEGIN VIDEO LINK -->
<!-- BEGIN VIDEO LINK -->
{{youtube_right|bQMzE6xRYb0|Mother Supplies Milk, and You are Killing the Mother - Prabhupāda 0141}}
{{youtube_right|mUY5PG1TeVU|Anne Süt Tedarik Eder, ve Siz Anneyi Öldürüyorsunuz - Prabhupāda 0141}}
<!-- END VIDEO LINK -->
<!-- END VIDEO LINK -->


<!-- BEGIN AUDIO LINK -->
<!-- BEGIN AUDIO LINK -->
<mp3player>http://vaniquotes.org/w/images/760614GC.DET_clip1.mp3</mp3player>  
<mp3player>https://s3.amazonaws.com/vanipedia/clip/760614GC.DET_clip1.mp3</mp3player>  
<!-- END AUDIO LINK -->
<!-- END AUDIO LINK -->


Line 27: Line 30:


<!-- BEGIN TRANSLATED TEXT -->
<!-- BEGIN TRANSLATED TEXT -->
Jayādvaita: Üniversite programlarında, Satsvarūpa Mahārāja ve ben varṇāśrama-dharma üzerine bir çok ders verdik. Çünkü bizi o temelde anlamak için, Hindu kast sistemi ile ilgili bir şeyler duymak istiyorlar. Ve sonra biz de varṇāśrama-dharma hakkında konuşuyoruz. Ve bunu çürütebilmek için hiç bir fikirleri yok. Her zaman bazı güçsüz argümanları oluyor, ama daha iyi bir sistemleri yok. Prabhupāda: Argümanları ne? Jayādvaita: Hemen hiç... Bir fikirleri var, sosyal hareketlilik yok diye karşı çıkıyorlar, çünkü bu doğuştan gelen kast sistemiyle ilgili bedensel bir fikirleri var. Prabhupāda: Hayır, gerçek bu değil. Jayādvaita: Hayır. Prabhupāda: Nitelik. Jayādvaita: Esas fikri sunduğumuz zaman, öylece oturuyorlar, argümanları yok. Ve sonra onların sistemine meydan okuyoruz, " Sizin toplumunuzun amacı ne? Hedefi ne?" ve bir şey diyemiyorlar. Prabhupāda: Eğer iş bölümü yoksa, hiçbir şey mükemmel şekilde yapılamaz. Bu doğal bölüm bedende var - baş, kollar, karın ve bacaklar. Benzer şekilde, sosyal bedende de başlar olmalı, zeki insanlar sınıfı, brāhmaṇa. O zaman her şey pürüzsüzce ilerler. Ve bu dönemde, zeki insanlar sınıfı yok. Hep emekçi, işçi sınıfı insanlar, dördüncü sınıf. Birinci sınıf, ikinci sınıf yok. Bu sebeple toplum kaotik bir durumda. Beyin yok. Jayādvaita: Tek itirazları, biz brahmacārī, gṛhastha, vānaprastha, sannyāsa sınıflarını sunduğumuzda, hemen düşmanca davranıyorlar, çünkü duyu tatminine karşı olduğumuzu anlıyorlar. Prabhupāda: Evet. Duyu tatmini hayvan medeniyetidir. Ve duyu kontrolü de insan mede... Duyu tatmini insan toplumu değildir. Duyu tatmini insan medeniyeti değildir. Hayır. Bilmiyorlar. Onların merkez noktası duyu tatmini. Bu bir kusurdur. İnsan medeniyeti diye hayvan medeniyetini sürüyorlar. Bu kusurdur. Duyu tatmini hayvan medeniyetidir. Ve aslında onlar da hayvan. Eğer kendi çocuklarını öldürebiliyorlarsa, hayvandır. Aynı kedi ve köpeklerin kendi çocuklarını öldürmesi gibi. Bu nedir? Hayvandır. Kim söylüyordu bir çocuk, nereye, dolaba bırakılmış. Hari-śauri: Eşya dolabına. Trivikrama Mahārāja, Japonya'da. Dedi ki, iki yüz bin, uh, yirmi binden fazla bebeği eşya dolabına koymuşlar ve bırakmışlar. Prabhupāda: Otobüs durağı mı? Tren istasyonu mu? Eşya bırakır gibi. Oraya koy, kilitle, ve geri gelme. Sonra kötü bir koku geldiğinde... Bunlar oluyor. Bu hayvan medeniyetidir. İnekten son damla sütünü alıp sonra onu anında mezbahaya göndermek. Böyle yapıyorlar. Mezbahaya yollamadan önce, inekten son damla sütünü de alıyorlar. Ve anında öldürüyorlar. Süte ihtiyacınız var, çok fazla süt alıyorsunuz, süt olmadan... Ve sütünü aldığınız hayvan da sizin anneniz. Bunu unutuyorlar. Anne süt verir, kendi bedeninden süt verir, ve siz de anneyi öldürüyorsunuz ha? Medeniyet bu mu? Anneyi öldürmek? Ve süt gerekli. Bu sebeple son damalsına kadar alıyorsunuz. Yoksa ne anlamı var ki inekten son damlaya kadar sütü almanın? Gerekli. Öyleyse neden yaşamasına ve süt vermesine izin vermiyorsunuz, ve o sütten yüzlerce binlerce lezzetli şey hazırlayabilirsiniz. Bu zeka nerede? Süt kanın başkalaşımıdır. Kanı almak yerine, bu dönüşümü al ve güzelce dürüst bir beyfendi gibi yaşa. Hayır. Onlar beyfendi bile değil. Düzenbazlar, medeniyetsizler. Et istiyorsanız domuz ve köpek gibi önemsiz, işe yaramayan hayvanları öldürebilirsiniz. İlle de yiyecekseniz, onları yiyebilirsiniz. Buna izin vardı, domuz ve köpeklere izin vardı. Çünkü hiçbir beyfendi sınıfı et almaz. Bu alt sınıftır. O yüzden izin vardı " Peki, domuzları alabilirsiniz, śvapaca." Alt sınıf insanlar, domuz ve köpekleri alıyordu. Hala da alıyorlar. Eğer et istiyorsanız önemsiz hayvanları öldürebilirsiniz. Neden son damla sütünü aldığın hayvanı öldürüyorsun? Ne anlamı var? Kṛṣṇa'ya baktığımızda, O Pūtanā'yı öldürdü ama ona annesinin konumunu verdi. Kṛṣṇa bunu yapmaya zorunlu hisssetti, "Pūtanā'nın niyeti ne olursa olsun, ben onun göğsünü emdim, demek ki o Benim annem." Biz de inekten süt alıyoruz. İnek benim annem değil mi? Kim süt olmadan yaşayabilir? Kim ineğin sütünü almamıştır? Sabah hemen süte ihtiyaç duyarsınız. Ve bu sütü veren hayvan da anne değil mi? Ne anlamı var? Anne öldüren medeniyet. Ve mutlu olmak istiyorlar. Ve dönemsel olarak büyük savaş ve toplu katliam, tepki var.
Jayādvaita: Üniversite programlarında, Satsvarūpa Mahārāja ve ben varṇāśrama-dharma üzerine bir çok ders verdik. Çünkü Hindu kast sistemi ile ilgili bir şeyler duymak istiyorlar, böylece bizi ona dayanarak anlaycaklar. Ve sonra biz de varṇāśrama-dharma hakkında konuşuyoruz. Ve bunu çürütecek hiç bir fikirleri yok. Her zaman bazı zayıf argümanları oluyor, ama daha iyi bir sistemleri yok.  
 
Prabhupāda: Argümanları ne?  
 
Jayādvaita: Hemen hemen hiç... Bir fikirleri var, sosyal hareketlilik yok diye karşı çıkıyorlar, çünkü hepsinin kastın doğuştan geldiği gibi bedensel bir fikirleri var.  
 
Prabhupāda: Hayır, gerçek bu değil.  
 
Jayādvaita: Hayır.  
 
Prabhupāda: Nitelik.  
 
Jayādvaita: Esas fikri sunduğumuz zaman, öylece oturuyorlar, argümanları yok. Ve sonra onların sistemine meydan okuyoruz, "Sizin toplumunuzun amacı ne? Hedefi ne?" ve birşey diyemiyorlar.  
 
Prabhupāda: Eğer iş bölümü yoksa, hiçbir şey mükemmel derecede iyi yapılamaz. Bu doğal bölümleme bedende de var - baş, kollar, karın ve bacaklar. Benzer şekilde, sosyal bedende de başlar olmalı, zeki insanlar sınıfı, brāhmaṇa. O zaman her şey pürüzsüzce ilerler. Ve günümüzde, zeki insan sınıfı yok. Hep emekçi, işçi sınıfı insanlar, dördüncü sınıf. Birinci sınıf, ikinci sınıf yok. Bu sebeple toplum kaotik bir durumda. Beyin yok.  
 
Jayādvaita: Tek itirazları, biz brahmacārī, gṛhastha, vānaprastha, sannyāsa sınıflarını sunduğumuzda, hemen düşmanca davranıyorlar, çünkü duyu tatminine karşı olduğumuzu anlıyorlar.  
 
Prabhupāda: Evet. Duyu tatmini hayvan medeniyetidir. Ve duyu kontrolü de insan mede... Duyu tatmini insan toplumu değildir. Duyu tatmini insan medeniyeti değildir. Hayır. Bilmiyorlar. Onların merkez noktası duyu tatmini. Kusur bu. İnsan medeniyeti diye hayvan medeniyeti sürüyorlar. Bu kusurdur. Duyu tatmini hayvan medeniyetidir. Ve aslında onlar da hayvan. Eğer kendi çocuklarını öldürebiliyorlarsa, hayvandır. Aynı kedi ve köpeklerin kendi çocuklarını öldürmesi gibi. Bu nedir? Hayvandır. Kim söylüyordu, bir çocuk, nereye, dolaba bırakılmış.  
 
Hari-śauri: Eşya dolabına. Trivikrama Mahārāja, Japonya'da. Dedi ki, iki yüz bin, ııh, yirmi binden fazla bebeği eşya dolabına koyup bırakmışlar.  
 
Prabhupāda: Otobüs durağı mı? Tren istasyonu mu? Eşya bırakır gibi. Oraya koy, kilitle, sonra da geri gelme. Sonra kötü bir koku geldiğinde... Bunlar oluyor. Bu hayvan medeniyetidir. İnekten son damla sütünü alıp sonra onu anında mezbahaya göndermek. Böyle yapıyorlar. Mezbahaya yollamadan önce, inekten son damla sütünü de alıyorlar. Ve anında öldürüyorlar. Süte ihtiyacınız var, çok fazla süt alıyorsunuz, süt olmadan... Ve sütünü aldığınız hayvan da sizin anneniz. Bunu unutuyorlar. Anne süt verir, kendi bedeninden süt verir, ve siz de anneyi öldürüyorsunuz? Bu mu medeniyet? Anneyi öldürmek? Ve süt gerekli. Bu sebeple son damlasına kadar alıyorsunuz. Yoksa inekten son damlaya kadar sütü almanın ne anlamı var ki? Gerekli. Öyleyse neden yaşamasına ve süt vermesine izin vermiyorsunuz, ve o sütten yüz binlerce besleyici lezzetli şey hazırlayabilirsiniz? Nerde o zeka? Süt kanın dönüşümünden başka birşey değildir. Kanı almak yerine, bu dönüşümü al ve güzelce dürüst bir beyfendi gibi yaşa. Hayır. Onlar beyfendi bile değil. Düzenbazlar, medeniyetsizler. Et istiyorsanız domuz ve köpek gibi önemsiz, işe yaramayan hayvanları öldürebilirsiniz. İlle de yiyecekseniz, onları yiyebilirsiniz. Buna izin vardı, domuz ve köpeklere izin vardı. Çünkü hiçbir beyfendi sınıfı et yemez. Bu aşağı sınıftır. O yüzden izin vardı "Peki, domuzları alabilirsiniz, śvapaca." Aşağı sınıf insanlar, domuz ve köpekleri alıyordu. Hala da alıyorlar. Eğer et istiyorsanız önemsiz hayvanları öldürebilirsiniz. Neden son damla sütünü aldığın hayvanı öldürüyorsun? Ne anlamı var? Kṛṣṇa'ya baktığımızda, O Pūtanā'yı öldürdü ama ona annenin konumunu verdi. Kṛṣṇa bunu yapmaya zorunlu hisssetti, "Pūtanā'nın niyeti ne olursa olsun, ben onun göğsünü emdim, demek ki o Benim annem." Biz de inekten süt alıyoruz. İnek benim annem değil mi? Kim süt olmadan yaşayabilir? Kim ineğin sütünü almamıştır? Sabah hemen süte ihtiyaç duyarsınız. Ve bu sütü veren hayvan da anne değil mi? Ne anlamı var? Anne-öldüren medeniyet. Ve mutlu olmak istiyorlar. Ve periyodik olarak büyük savaş ve toplu katliam, tepki var.
<!-- END TRANSLATED TEXT -->
<!-- END TRANSLATED TEXT -->

Latest revision as of 11:12, 3 October 2018



Garden Conversation -- June 14, 1976, Detroit

Jayādvaita: Üniversite programlarında, Satsvarūpa Mahārāja ve ben varṇāśrama-dharma üzerine bir çok ders verdik. Çünkü Hindu kast sistemi ile ilgili bir şeyler duymak istiyorlar, böylece bizi ona dayanarak anlaycaklar. Ve sonra biz de varṇāśrama-dharma hakkında konuşuyoruz. Ve bunu çürütecek hiç bir fikirleri yok. Her zaman bazı zayıf argümanları oluyor, ama daha iyi bir sistemleri yok.

Prabhupāda: Argümanları ne?

Jayādvaita: Hemen hemen hiç... Bir fikirleri var, sosyal hareketlilik yok diye karşı çıkıyorlar, çünkü hepsinin kastın doğuştan geldiği gibi bedensel bir fikirleri var.

Prabhupāda: Hayır, gerçek bu değil.

Jayādvaita: Hayır.

Prabhupāda: Nitelik.

Jayādvaita: Esas fikri sunduğumuz zaman, öylece oturuyorlar, argümanları yok. Ve sonra onların sistemine meydan okuyoruz, "Sizin toplumunuzun amacı ne? Hedefi ne?" ve birşey diyemiyorlar.

Prabhupāda: Eğer iş bölümü yoksa, hiçbir şey mükemmel derecede iyi yapılamaz. Bu doğal bölümleme bedende de var - baş, kollar, karın ve bacaklar. Benzer şekilde, sosyal bedende de başlar olmalı, zeki insanlar sınıfı, brāhmaṇa. O zaman her şey pürüzsüzce ilerler. Ve günümüzde, zeki insan sınıfı yok. Hep emekçi, işçi sınıfı insanlar, dördüncü sınıf. Birinci sınıf, ikinci sınıf yok. Bu sebeple toplum kaotik bir durumda. Beyin yok.

Jayādvaita: Tek itirazları, biz brahmacārī, gṛhastha, vānaprastha, sannyāsa sınıflarını sunduğumuzda, hemen düşmanca davranıyorlar, çünkü duyu tatminine karşı olduğumuzu anlıyorlar.

Prabhupāda: Evet. Duyu tatmini hayvan medeniyetidir. Ve duyu kontrolü de insan mede... Duyu tatmini insan toplumu değildir. Duyu tatmini insan medeniyeti değildir. Hayır. Bilmiyorlar. Onların merkez noktası duyu tatmini. Kusur bu. İnsan medeniyeti diye hayvan medeniyeti sürüyorlar. Bu kusurdur. Duyu tatmini hayvan medeniyetidir. Ve aslında onlar da hayvan. Eğer kendi çocuklarını öldürebiliyorlarsa, hayvandır. Aynı kedi ve köpeklerin kendi çocuklarını öldürmesi gibi. Bu nedir? Hayvandır. Kim söylüyordu, bir çocuk, nereye, dolaba bırakılmış.

Hari-śauri: Eşya dolabına. Trivikrama Mahārāja, Japonya'da. Dedi ki, iki yüz bin, ııh, yirmi binden fazla bebeği eşya dolabına koyup bırakmışlar.

Prabhupāda: Otobüs durağı mı? Tren istasyonu mu? Eşya bırakır gibi. Oraya koy, kilitle, sonra da geri gelme. Sonra kötü bir koku geldiğinde... Bunlar oluyor. Bu hayvan medeniyetidir. İnekten son damla sütünü alıp sonra onu anında mezbahaya göndermek. Böyle yapıyorlar. Mezbahaya yollamadan önce, inekten son damla sütünü de alıyorlar. Ve anında öldürüyorlar. Süte ihtiyacınız var, çok fazla süt alıyorsunuz, süt olmadan... Ve sütünü aldığınız hayvan da sizin anneniz. Bunu unutuyorlar. Anne süt verir, kendi bedeninden süt verir, ve siz de anneyi öldürüyorsunuz? Bu mu medeniyet? Anneyi öldürmek? Ve süt gerekli. Bu sebeple son damlasına kadar alıyorsunuz. Yoksa inekten son damlaya kadar sütü almanın ne anlamı var ki? Gerekli. Öyleyse neden yaşamasına ve süt vermesine izin vermiyorsunuz, ve o sütten yüz binlerce besleyici lezzetli şey hazırlayabilirsiniz? Nerde o zeka? Süt kanın dönüşümünden başka birşey değildir. Kanı almak yerine, bu dönüşümü al ve güzelce dürüst bir beyfendi gibi yaşa. Hayır. Onlar beyfendi bile değil. Düzenbazlar, medeniyetsizler. Et istiyorsanız domuz ve köpek gibi önemsiz, işe yaramayan hayvanları öldürebilirsiniz. İlle de yiyecekseniz, onları yiyebilirsiniz. Buna izin vardı, domuz ve köpeklere izin vardı. Çünkü hiçbir beyfendi sınıfı et yemez. Bu aşağı sınıftır. O yüzden izin vardı "Peki, domuzları alabilirsiniz, śvapaca." Aşağı sınıf insanlar, domuz ve köpekleri alıyordu. Hala da alıyorlar. Eğer et istiyorsanız önemsiz hayvanları öldürebilirsiniz. Neden son damla sütünü aldığın hayvanı öldürüyorsun? Ne anlamı var? Kṛṣṇa'ya baktığımızda, O Pūtanā'yı öldürdü ama ona annenin konumunu verdi. Kṛṣṇa bunu yapmaya zorunlu hisssetti, "Pūtanā'nın niyeti ne olursa olsun, ben onun göğsünü emdim, demek ki o Benim annem." Biz de inekten süt alıyoruz. İnek benim annem değil mi? Kim süt olmadan yaşayabilir? Kim ineğin sütünü almamıştır? Sabah hemen süte ihtiyaç duyarsınız. Ve bu sütü veren hayvan da anne değil mi? Ne anlamı var? Anne-öldüren medeniyet. Ve mutlu olmak istiyorlar. Ve periyodik olarak büyük savaş ve toplu katliam, tepki var.