TR/Prabhupada 0900 - Duyular Duyu Tatmini İçin Kullanıldığında, Bu Mayadır: Difference between revisions

 
(Vanibot #0023: VideoLocalizer - changed YouTube player to show hard-coded subtitles version)
 
Line 9: Line 9:
[[Category:Turkish Language]]
[[Category:Turkish Language]]
<!-- END CATEGORY LIST -->
<!-- END CATEGORY LIST -->
<!-- BEGIN NAVIGATION BAR -- DO NOT EDIT OR REMOVE -->
{{1080 videos navigation - All Languages|Turkish|TR/Prabhupada 0899 - Tanrı Rakibi Olmayan Demektir: Tek. Tanrı Tektir. Kimse Ondan Daha Büyük Değildir|0899|TR/Prabhupada 0901 - Kıskanç Değilsem, O zaman Ruhsal Dünyadayımdır. Herkes Test Edebilir|0901}}
<!-- END NAVIGATION BAR -->
<!-- BEGIN ORIGINAL VANIQUOTES PAGE LINK-->
<!-- BEGIN ORIGINAL VANIQUOTES PAGE LINK-->
<div class="center">
<div class="center">
Line 17: Line 20:


<!-- BEGIN VIDEO LINK -->
<!-- BEGIN VIDEO LINK -->
{{youtube_right|WRhctxpfM5o|Duyular Duyu Tatmini İçin Kullanıldığında, Bu Mayadır <br/>- Prabhupāda 0900}}
{{youtube_right|nVgg_0Zh3rs|Duyular Duyu Tatmini İçin Kullanıldığında, Bu Mayadır <br/>- Prabhupāda 0900}}
<!-- END VIDEO LINK -->
<!-- END VIDEO LINK -->


<!-- BEGIN AUDIO LINK (from English page -->
<!-- BEGIN AUDIO LINK (from English page -->
<mp3player>File:730415SB-LOS_ANGELES_clip2.mp3</mp3player>
<mp3player>https://s3.amazonaws.com/vanipedia/clip/730415SB-LOS_ANGELES_clip2.mp3</mp3player>
<!-- END AUDIO LINK -->
<!-- END AUDIO LINK -->


Line 31: Line 34:
Şunu iddia ediyorum, "Bu benim elim, bu benim bacağım, bu benim kulağım." Çocuklar bile söylüyor. Çocuklara "Bu nedir?" diye soruyorsunuz, "Benim elim." İddia edebiliriz ama aslında bizim elimiz değil. Verilmiştir. Çünkü... Ellerimi bir çok şekilde kullanmak istediğim için, Kṛṣṇa vermiş: "Peki, bu eli al. Kullan. Dolayısıyla Kṛṣṇa'nın hediyesidir.  
Şunu iddia ediyorum, "Bu benim elim, bu benim bacağım, bu benim kulağım." Çocuklar bile söylüyor. Çocuklara "Bu nedir?" diye soruyorsunuz, "Benim elim." İddia edebiliriz ama aslında bizim elimiz değil. Verilmiştir. Çünkü... Ellerimi bir çok şekilde kullanmak istediğim için, Kṛṣṇa vermiş: "Peki, bu eli al. Kullan. Dolayısıyla Kṛṣṇa'nın hediyesidir.  


Bu yüzden akıllı bir adam daima bilinçlidir, "Neye sahipsem, öncelikle bu beden ve duyular, onlar aslında benim değil. Tüm bu varlıklar bana fayda olsun diye verildi. O halde en nihayetinde herşey Kṛṣṇa'ya aitse, neden Kṛṣṇa için kullanılmasın ki? Kṛṣṇa bilinci budur. Kṛṣṇa bilinci budur. Akıl budur. Tüm bu şeyler bana kullanmam için, duyu tatminin için verilmişse, ancak en nihayetinde Kṛṣṇa'ya aittir... Mamaivāṁśo jīva-bhūtaḥ ([[Vanisource:BG 15.7|BG 15.7]]). Herkes Kṛṣṇa'nın önemli parçasıdır, o halde herkesin duyuları Kṛṣṇa'nındır. Öyleyse bu duyular Kṛṣṇa'nın hizmetinde kullanıldığında, bu hayatın mükemmeliyetidir. Ve benim duyu tatminim için kullanıldığı sürece māyādır. Bu nedenle bhakti demek hṛṣīkeṇa hṛṣīkeśa-sevanaṁ bhaktir ucyate ([[Vanisource:CC Madhya 19.170|CC Madhya 19.170]]) anlamına gelir. Hṛṣīkeṇa, duyular aracılığıyla. Bu hṛṣīkeśa-sevanam... Hṛṣīkeśa'ya, duyuların gerçek efendisine hizmet ettiğiniz zaman buna bhakti denir. Çok basit tanımlama, bhaktinin tanımı. Hṛṣīkeṇa hṛṣīkeśa-sevanam ([[Vanisource:CC Madhya 19.170|CC Madhya 19.170]]). Hṛṣīkeśa-sevanam. Hṛṣīka-sevanam değil. Hṛṣīka duyular demektir. O halde duyular duyu tatmini için kullanıldığında, bu māyādır. Ve duyular duyuların efendisinin tatmini için kullanıldığında, buna bhakti denir. Çok basit bir tanım. Herkes anlayabilir. Öyleyse genellikle, bu maddi dünyada herkes duyularını duyu tatmini için kullanıyor. Hepsi bu. Onların esareti bu. Bu māyā, yanılsamadır. Ve Kṛṣṇa bilincine geldiğinde, arındığı zaman, aslında bu duyuların Kṛṣṇa'yı tatmin etmek için olduğunu anladığı zaman, o zaman özgür bir insandır, muktadır. Mukta-puruṣa. Özgür insan. Īhā yasya harer dāsye karmaṇā manasā vācā. Biri bu pozisyona geldiğinde, "Duyularım duyuların efendisi Hṛṣīkeśa'ya hizmet etmek içindir..." Duyuların efendisi kalbinizde oturur. Bhagavad-gītā'da, sarvasya cāhaṁ hṛdi sanniviṣṭaḥ: "Ben herkesin kalbinde otururum" denir. Mattaḥ smṛtir jñānam apohanaṁ ca: ([[Vanisource:BG 15.15|BG 15.15]]). "Hatırlama, bilgi ve unutkanlık Benden gelir." O halde neden böyle? Çünkü Kṛṣṇa çok merhametli. Duyularımı belli bir şekilde kullanmak istersem - benim duyularım değil, Kṛṣṇa'nın, verilmiş - öyleyse Kṛṣṇa şan verir: "Peki, faydalan." Farzedin ki dilim var. "Kṛṣṇa, ben dışkı yemek istiyorum. Dışkının tadına bakmak istiyorum," diye istersem, Kṛṣṇa "Evet," diyecektir. "Evet, bu domuzun bedenini al ve dışkı ye." Efendi, Kṛṣṇa orda.  
Bu yüzden akıllı bir adam daima bilinçlidir, "Neye sahipsem, öncelikle bu beden ve duyular, onlar aslında benim değil. Tüm bu varlıklar bana fayda olsun diye verildi. O halde en nihayetinde herşey Kṛṣṇa'ya aitse, neden Kṛṣṇa için kullanılmasın ki? Kṛṣṇa bilinci budur. Kṛṣṇa bilinci budur. Akıl budur. Tüm bu şeyler bana kullanmam için, duyu tatminin için verilmişse, ancak en nihayetinde Kṛṣṇa'ya aittir... Mamaivāṁśo jīva-bhūtaḥ ([[Vanisource:BG 15.7 (1972)|BG 15.7]]). Herkes Kṛṣṇa'nın önemli parçasıdır, o halde herkesin duyuları Kṛṣṇa'nındır. Öyleyse bu duyular Kṛṣṇa'nın hizmetinde kullanıldığında, bu hayatın mükemmeliyetidir. Ve benim duyu tatminim için kullanıldığı sürece māyādır. Bu nedenle bhakti demek hṛṣīkeṇa hṛṣīkeśa-sevanaṁ bhaktir ucyate ([[Vanisource:CC Madhya 19.170|CC Madhya 19.170]]) anlamına gelir. Hṛṣīkeṇa, duyular aracılığıyla. Bu hṛṣīkeśa-sevanam... Hṛṣīkeśa'ya, duyuların gerçek efendisine hizmet ettiğiniz zaman buna bhakti denir. Çok basit tanımlama, bhaktinin tanımı. Hṛṣīkeṇa hṛṣīkeśa-sevanam ([[Vanisource:CC Madhya 19.170|CC Madhya 19.170]]). Hṛṣīkeśa-sevanam. Hṛṣīka-sevanam değil. Hṛṣīka duyular demektir. O halde duyular duyu tatmini için kullanıldığında, bu māyādır. Ve duyular duyuların efendisinin tatmini için kullanıldığında, buna bhakti denir. Çok basit bir tanım. Herkes anlayabilir. Öyleyse genellikle, bu maddi dünyada herkes duyularını duyu tatmini için kullanıyor. Hepsi bu. Onların esareti bu. Bu māyā, yanılsamadır. Ve Kṛṣṇa bilincine geldiğinde, arındığı zaman, aslında bu duyuların Kṛṣṇa'yı tatmin etmek için olduğunu anladığı zaman, o zaman özgür bir insandır, muktadır. Mukta-puruṣa. Özgür insan. Īhā yasya harer dāsye karmaṇā manasā vācā. Biri bu pozisyona geldiğinde, "Duyularım duyuların efendisi Hṛṣīkeśa'ya hizmet etmek içindir..." Duyuların efendisi kalbinizde oturur. Bhagavad-gītā'da, sarvasya cāhaṁ hṛdi sanniviṣṭaḥ: "Ben herkesin kalbinde otururum" denir. Mattaḥ smṛtir jñānam apohanaṁ ca: ([[Vanisource:BG 15.15 (1972)|BG 15.15]]). "Hatırlama, bilgi ve unutkanlık Benden gelir." O halde neden böyle? Çünkü Kṛṣṇa çok merhametli. Duyularımı belli bir şekilde kullanmak istersem - benim duyularım değil, Kṛṣṇa'nın, verilmiş - öyleyse Kṛṣṇa şan verir: "Peki, faydalan." Farzedin ki dilim var. "Kṛṣṇa, ben dışkı yemek istiyorum. Dışkının tadına bakmak istiyorum," diye istersem, Kṛṣṇa "Evet," diyecektir. "Evet, bu domuzun bedenini al ve dışkı ye." Efendi, Kṛṣṇa orda.  


Bu yüzden Kṛṣṇa, , mattaḥ smṛtir jñānam apohanaṁ ca ([[Vanisource:BG 15.15|BG 15.15]]) der. Size bedeni verir, "Benim sevgili canlı varlığım, dışkı mı yemek istemiştin? Şimdi uygun bir bedene sahipsin. Artık faydalan. İşte dışkı da var." diye hatırlatır. Benzer şekilde, yarıtanrı olmak isterseniz, Kṛṣṇa size o şansı da verir. Herşey... 8,400,(000) yaşam formu var. Duyularınızı herhangi bir beden tipinde meşgul etmek istiyorsanız, Kṛṣṇa size veriyor: "Haydi. İşte beden. Al." Ama biz duyularımızı kullanarak çileden çıktık. Nihayetinde hissisleşiyoruz. Bu yüzden Kṛṣṇa der ki, sarva-dharmān parityajya mām ekaṁ śaraṇaṁ ([[Vanisource:BG 18.66|BG 18.66]]): "Böyle yapma. Senin duyuların Bana hizmet etmek için. Sen kötğye kullanıyorsun. Kötüye kullanarak farklı beden tiplerine yakalanıp kalıyorsun; o yüzden bir bedeni kabul edip diğerinden vazgeçmenin bezdirici işinden kurtulmak için, tekrar birini alıp, tekrar bir diğerini... Bu maddi varoluşu sürdürmek için... Bu duyu tatmini sürecinden vazgeçersen ve Bana teslim olursan, o zaman kurtulursun." Kṛṣṇa bilinci budur.
Bu yüzden Kṛṣṇa, , mattaḥ smṛtir jñānam apohanaṁ ca ([[Vanisource:BG 15.15 (1972)|BG 15.15]]) der. Size bedeni verir, "Benim sevgili canlı varlığım, dışkı mı yemek istemiştin? Şimdi uygun bir bedene sahipsin. Artık faydalan. İşte dışkı da var." diye hatırlatır. Benzer şekilde, yarıtanrı olmak isterseniz, Kṛṣṇa size o şansı da verir. Herşey... 8,400,(000) yaşam formu var. Duyularınızı herhangi bir beden tipinde meşgul etmek istiyorsanız, Kṛṣṇa size veriyor: "Haydi. İşte beden. Al." Ama biz duyularımızı kullanarak çileden çıktık. Nihayetinde hissisleşiyoruz. Bu yüzden Kṛṣṇa der ki, sarva-dharmān parityajya mām ekaṁ śaraṇaṁ ([[Vanisource:BG 18.66 (1972)|BG 18.66]]): "Böyle yapma. Senin duyuların Bana hizmet etmek için. Sen kötğye kullanıyorsun. Kötüye kullanarak farklı beden tiplerine yakalanıp kalıyorsun; o yüzden bir bedeni kabul edip diğerinden vazgeçmenin bezdirici işinden kurtulmak için, tekrar birini alıp, tekrar bir diğerini... Bu maddi varoluşu sürdürmek için... Bu duyu tatmini sürecinden vazgeçersen ve Bana teslim olursan, o zaman kurtulursun." Kṛṣṇa bilinci budur.
<!-- END TRANSLATED TEXT -->
<!-- END TRANSLATED TEXT -->

Latest revision as of 13:21, 3 October 2018



730415 - Lecture SB 01.08.23 - Los Angeles

Şunu iddia ediyorum, "Bu benim elim, bu benim bacağım, bu benim kulağım." Çocuklar bile söylüyor. Çocuklara "Bu nedir?" diye soruyorsunuz, "Benim elim." İddia edebiliriz ama aslında bizim elimiz değil. Verilmiştir. Çünkü... Ellerimi bir çok şekilde kullanmak istediğim için, Kṛṣṇa vermiş: "Peki, bu eli al. Kullan. Dolayısıyla Kṛṣṇa'nın hediyesidir.

Bu yüzden akıllı bir adam daima bilinçlidir, "Neye sahipsem, öncelikle bu beden ve duyular, onlar aslında benim değil. Tüm bu varlıklar bana fayda olsun diye verildi. O halde en nihayetinde herşey Kṛṣṇa'ya aitse, neden Kṛṣṇa için kullanılmasın ki? Kṛṣṇa bilinci budur. Kṛṣṇa bilinci budur. Akıl budur. Tüm bu şeyler bana kullanmam için, duyu tatminin için verilmişse, ancak en nihayetinde Kṛṣṇa'ya aittir... Mamaivāṁśo jīva-bhūtaḥ (BG 15.7). Herkes Kṛṣṇa'nın önemli parçasıdır, o halde herkesin duyuları Kṛṣṇa'nındır. Öyleyse bu duyular Kṛṣṇa'nın hizmetinde kullanıldığında, bu hayatın mükemmeliyetidir. Ve benim duyu tatminim için kullanıldığı sürece māyādır. Bu nedenle bhakti demek hṛṣīkeṇa hṛṣīkeśa-sevanaṁ bhaktir ucyate (CC Madhya 19.170) anlamına gelir. Hṛṣīkeṇa, duyular aracılığıyla. Bu hṛṣīkeśa-sevanam... Hṛṣīkeśa'ya, duyuların gerçek efendisine hizmet ettiğiniz zaman buna bhakti denir. Çok basit tanımlama, bhaktinin tanımı. Hṛṣīkeṇa hṛṣīkeśa-sevanam (CC Madhya 19.170). Hṛṣīkeśa-sevanam. Hṛṣīka-sevanam değil. Hṛṣīka duyular demektir. O halde duyular duyu tatmini için kullanıldığında, bu māyādır. Ve duyular duyuların efendisinin tatmini için kullanıldığında, buna bhakti denir. Çok basit bir tanım. Herkes anlayabilir. Öyleyse genellikle, bu maddi dünyada herkes duyularını duyu tatmini için kullanıyor. Hepsi bu. Onların esareti bu. Bu māyā, yanılsamadır. Ve Kṛṣṇa bilincine geldiğinde, arındığı zaman, aslında bu duyuların Kṛṣṇa'yı tatmin etmek için olduğunu anladığı zaman, o zaman özgür bir insandır, muktadır. Mukta-puruṣa. Özgür insan. Īhā yasya harer dāsye karmaṇā manasā vācā. Biri bu pozisyona geldiğinde, "Duyularım duyuların efendisi Hṛṣīkeśa'ya hizmet etmek içindir..." Duyuların efendisi kalbinizde oturur. Bhagavad-gītā'da, sarvasya cāhaṁ hṛdi sanniviṣṭaḥ: "Ben herkesin kalbinde otururum" denir. Mattaḥ smṛtir jñānam apohanaṁ ca: (BG 15.15). "Hatırlama, bilgi ve unutkanlık Benden gelir." O halde neden böyle? Çünkü Kṛṣṇa çok merhametli. Duyularımı belli bir şekilde kullanmak istersem - benim duyularım değil, Kṛṣṇa'nın, verilmiş - öyleyse Kṛṣṇa şan verir: "Peki, faydalan." Farzedin ki dilim var. "Kṛṣṇa, ben dışkı yemek istiyorum. Dışkının tadına bakmak istiyorum," diye istersem, Kṛṣṇa "Evet," diyecektir. "Evet, bu domuzun bedenini al ve dışkı ye." Efendi, Kṛṣṇa orda.

Bu yüzden Kṛṣṇa, , mattaḥ smṛtir jñānam apohanaṁ ca (BG 15.15) der. Size bedeni verir, "Benim sevgili canlı varlığım, dışkı mı yemek istemiştin? Şimdi uygun bir bedene sahipsin. Artık faydalan. İşte dışkı da var." diye hatırlatır. Benzer şekilde, yarıtanrı olmak isterseniz, Kṛṣṇa size o şansı da verir. Herşey... 8,400,(000) yaşam formu var. Duyularınızı herhangi bir beden tipinde meşgul etmek istiyorsanız, Kṛṣṇa size veriyor: "Haydi. İşte beden. Al." Ama biz duyularımızı kullanarak çileden çıktık. Nihayetinde hissisleşiyoruz. Bu yüzden Kṛṣṇa der ki, sarva-dharmān parityajya mām ekaṁ śaraṇaṁ (BG 18.66): "Böyle yapma. Senin duyuların Bana hizmet etmek için. Sen kötğye kullanıyorsun. Kötüye kullanarak farklı beden tiplerine yakalanıp kalıyorsun; o yüzden bir bedeni kabul edip diğerinden vazgeçmenin bezdirici işinden kurtulmak için, tekrar birini alıp, tekrar bir diğerini... Bu maddi varoluşu sürdürmek için... Bu duyu tatmini sürecinden vazgeçersen ve Bana teslim olursan, o zaman kurtulursun." Kṛṣṇa bilinci budur.