TR/Prabhupada 0148 - Bizler Tanrının Önemli Küçük Parçalarıyız

Revision as of 09:03, 22 April 2015 by Ahmet (talk | contribs) (Created page with "<!-- BEGIN CATEGORY LIST --> Category:1080 Turkish Pages with Videos Category:Prabhupada 0148 - in all Languages Category:TR-Quotes - 1976 Category:TR-Quotes - L...")
(diff) ← Older revision | Latest revision (diff) | Newer revision → (diff)


Invalid source, must be from amazon or causelessmery.com

Lecture on SB 7.6.1 -- Madras, January 2, 1976

Dharma budur. Sambandha, abhidheya, prayojana, bu üç şey. Tüm vedalar üç duruma göre ayrılmıştır. Sambandha, Tanrı ile olan bağımız. Buna sambandha denir. Sonra abhidheya. Bu ilişkiye göre olan faaliyetlerimiz. Buna abhidheya denir. Ve neden faaliyet gösteriyoruz? Çünkü hayatın bir amacı var ve ona ulaşmak için. Öyleyse hayatın amacı nedir? Hayatın amacı geri eve, Tanrı'ya dönmektir. Hayatın amacı budur. Biz Tanrı'nın ayrılmaz parçalarıyız. Tanrı sanātanadır ve kendi meskeni vardır, sanātana. Paras tasmāt tu bhāvo 'nyo 'vyakto 'vyaktāt sanātanaḥ (BG 8.20). Hep varolan bir yer var. Bu maddi dünya sonsuza kadar varolmayacak. O bhūtvā bhūtvā pralīyate (BG 8.19). Belli bir tarihte tezahür etti. Aynı sizin ve benim bedenimin belli bir tarihte tezahür etmesi gibi. Belli bir süre kalacak. Büyüyecek. Bazı yan ürünler ortaya çıkaracak. Sonra yaşlanıyoruz, bozuluyoruz ve sonra bitiyor. Buna ṣaḍ-vikāra deniyor. Maddi olan her şey. Ama ṣaḍ-vikāra olmayan başka bir doğa var. O sonsuz. Ona sanātana-dhāma deniyor. Ve jīvalar, yaşayan varlıklar, biz de sonsuz olarak tanımlanıyoruz. Na hanyate hanyamāne śarīre (BG 2.20). Ve Rab da sanātana olarak gösteriliyor. Bizim asıl durumumuz sanātana, Kṛṣṇa da sanātana, Kṛṣṇa'nın meskeni de sanātana. Sanātana-dhāma'ya geri döndüğümüzde ve yüce sanātana, Kṛṣṇa ile beraber yaşadığımız zaman... Ve biz de sanātana'yız. Hayatın yüksek amacına ulaşabileceğimiz yola da sanātana-dharma denir. Burada sanātana-dharma'yı uyguluyoruz. Demek ki sanātana-dharma ve bu bhāgavata-dharma aynı şey. Bhāgavata, Bhagavān. Bhagavān kelimesinden bhāgavata gelir. Bu bhāgavata-dharma Śrī Caitanya Mahāprabhu tarafından anlatılmıştır. Der ki, jīvera svarūpa haya nitya kṛṣṇa dāsa (Cc. Madhya 20.108-109). Biz Kṛṣṇa'nın ebedi hizmetkarlarıyız. Bu böyle. Ama şu zamanda, maddi bağlarımız ile, Tanrı'nın, Kṛṣṇa'nın hizmetkarı olmak yerine, başka şeylerin, māyā'nın hizmetkarı olmuşuz ve bu yüzden acı çekiyoruz. Tatmin olmuyoruz. Olamaz. Uymuyor. Aynı makinadan bir vida çıkarmak gibi. Eğer vida bir şekilde çıkıp düşerse değeri kalmaz. Ama aynı vidayı, vidası olmadığı için çalışmayan bir makinaya takarsanız, bozulmuş durumda makina, aynı vidayı alıp taktığımız zaman, makine çalışmaya başlar ve vida çok değerli olur. Biz tanrının, Kṛṣṇa'nın ayrılmaz parçalarıyız. Mamaivāṁśo jīva-bhūtaḥ (BG 15.7), der Kṛṣṇa. Şimdi ondan ayrı kalmışız. Düşmüşüz. Başka bir örnek büyük bir ateş ve kıvılcımlar gibi. Kıvılcım da ateşle birlikte olduğu sürece ateştir. Ama bir şekilde kıvılcım ateşten ayrılırsa söner. Artık ateş özelliği kalmaz. Ama alıp geri ateşe koyarsanız yine kıvılcım olur. Bizim konumumuz da bunun gibi. Bir şekilde bu maddi dünyaya gelmişiz. Yüce Rabbın küçük parçaları olsak da , maddi dünyada olduğumuz için Tanrı ile olan bağımızı unutmuşuz... Manaḥ-ṣaṣṭhānīndriyāṇi prakṛti-sthāni karṣati (BG 15.7). Maddi dünyanın kanunlarına ve bir çok şeye karşı mücadele ediyoruz. Burada da hizmet ediyoruz çünkü ebedi hizmetkarlarız. Yüce Rabbın hizmetinden çıkıp, başka bir çok şeyin hizmetkarı olmuşuz. Ama kimse tatmin olmuyor, muhterem Adalet'in de dediği gibi, kimse tatmin olmuyor. Bu bir gerçek. Tatmin edilemiyor. Tatmin edilemiyor çünkü doğla konumumuz Tanrı'nın hizmetkarı olmak, ama uygun olmayan başka şeylere hizmet etmek için bu maddi dünyaya gelmişiz. Bu sebeple hizmet planları yapıyoruz. Buna zihinsel tertip deniyor. Manaḥ-ṣaṣṭhānīndriyāṇi prakṛti-sthāni karṣati (BG 15.7). Mücadele, bu bir mücadele.