TR/Prabhupada 0137 - Hayatın Amacı Nedir? Tanrı Nedir?

Revision as of 08:35, 22 April 2015 by Ahmet (talk | contribs) (Created page with "<!-- BEGIN CATEGORY LIST --> Category:1080 Yoruba Pages with Videos Category:Turkish 0137 - in all Languages Category:TR-Quotes - 1975 Category:TR-Quotes - Lectu...")
(diff) ← Older revision | Latest revision (diff) | Newer revision → (diff)


Invalid source, must be from amazon or causelessmery.com

Lecture on BG 7.4 -- Nairobi, October 31, 1975

Harikeśa: "Tercüme - Toprak, su, hava, ateş, eter, zihin, zeka ve sahte ego - bu sekizin hepsi Benim ayrıştırılmış maddi enerjilerimi kapsıyor." Prabhupāda: bhūmir āpo 'nalo vayuḥ khaṁ mano buddhir eva ca ahaṅkāra itīyaṁ me bhinnā prakṛtir aṣṭadhā (BG 7.4) Kṛṣṇa kendini açıklıyor. Tanrı, Tanrı'nın ne olduğunu açıklıyor. Bu gerçek bilgidir. Eğer ki Tanrı hakkında tahmin yürütürsen, bu mümkün değildir. Tanrı sınırsızdır. Anlayamazsın. Tanrı, Kṛṣṇa , başlangıçta şunu demiştir; asaṁśayaṁ samagraṁ māṁ yathā jñāsyasi tac chṛṇu (BG 7.1). Samagram. Samagra herşey anlamına gelir... Veya samagra bütün anlamına gelir. Dolayısıyla inceleme ve bilim için var olan konuların tümü, herşeyin toplamıdır, tektir. Tanrı herşeyin toplamıdır. Bundan dolayı O kendini açıklamaya başlar. Öncelikle, Tanrı hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığımız için - ancak pratikte engin toprağı, engin suyu, okyanusu, engin gökyüzünü ve sonra ateşi görüyoruz. O kadar nesne, maddi nesneler. Maddi nesneler, ve zihin... Zihin de maddidir. Ve sonra ego. Herkes "Ben bir şeyim. Ben..." diye düşünür. Kartāham iti manyate. Ahaṅkāra-vimūḍhātmā. Bu sahte ego. Bu ego sahte ego demektir. Bir de saf ego vardır. Saf ego ahaṁ brahmāsmi'dir, ve sahte ego: "Ben Hintliyim", "Ben Amerikalıyım", "Ben Afrikalıyım", "Ben brāhmaṇayım", "Ben kṣatriyayım," "Ben buyum." Bu sahte egodur, ahaṅkāra.. Yani mevcut zamanda.... Şu anda değil, her zaman, tüm bunlar tarafından çevrelenmekteyiz. Bu bizim felsefeye başlangıçımızdır: bu ülke nereden geldi? Bu su nereden geldi ? Ateş nereden geldi? Bu doğal sorgudur. Gökyüzü nereden geldi? Bu kadar çok yıldız nasıl konumlandırılmış, milyonlarca ve milyonlarca ? Yani bunlar entellektüel kişinin sorgularıdır. Bu felsefi hayatın başlangıcıdır. Bundan ötürü düşünceli olan insanlar, git gide, onlar Yüce Rab, Kṛṣṇa'yı anlamaya meraklıdırlar. Yani Kṛṣṇa orada, ve Kṛṣṇa kendini açıklıyor, "Ben böyleyim." Ancak maalesef biz Kṛṣṇa'yı anlyamayacağız, fakat Tanrı'nın ne olduğunu tahmin etmeye çalışacağız. Bu bizim hastalığımızdır. Kṛṣṇa Kendini açıklıyor, Tanrı kendini açıklıyor. O ifadeyi almayacağız, ancak ya inkar geleceğiz ya da kabul edeceğiz. Tanrı kafasız ve kolsuz vesaire, o kadar çok şey. Bu bizim hastalığımız Bundan ötürü önceki kıtada açıklanmıştır, manuṣyāṇāṁ sahasreṣu kaścid yatati siddhaye yatatām api siddhānāṁ kaścin māṁ vetti tattvataḥ (BG 7.3) Milyonlarca ve milyonlarca insan arasından, aslında anlama konusunda ciddiler, "Hayatın anlamı nedir? Tanrı nedir? Benim ilişkim nedir.." Kimse ilgili değil. Tıpkı ... Sa eva go-kharaḥ (SB 10.84.13) gibi. Herkes kediler ve köpekler gibi hayatın bedensel anlayışı ile ilgileniyor. Durum budur. Sadece şu anda değil, her daim, bu maddi durumdur. Ancak bazıları, manuṣyāṇāṁ sahasreṣu, milyonlar arasından, biri hayatını mükemmel yapmak için, anlamaya çalışır. Ve böyle bir mükemmelliğin içinden... Mükemmelik, gerçek meşru pozisyonunu anlamak anlamına gelir, maddi beden olmadığını; ruh can, Brahman olduğunu anlamak. Bu mükemmeliktir, bilginin mükemmelliği, brahma-jñāna..