TR/Prabhupada 0145 - Bir Çeşit Tapasyayı Kabul Etmek Zorundayız

Revision as of 08:56, 22 April 2015 by Ahmet (talk | contribs) (Created page with "<!-- BEGIN CATEGORY LIST --> Category:1080 Turkish Pages with Videos Category:Prabhupada 0145 - in all Languages Category:TR-Quotes - 1975 Category:TR-Quotes - L...")
(diff) ← Older revision | Latest revision (diff) | Newer revision → (diff)


Invalid source, must be from amazon or causelessmery.com

Lecture on SB 3.12.19 -- Dallas, March 3, 1975

Özgürlük otomatik olarak gelmez. Aynı hastalanmanız gibi. Ateş ya da acı veren bir durumun, bir hastalığın kontrolü altındasınız. Bunun kefaretini ödemek durumundasınız. Aynı bedende bir çıbandan sebep acı çekmek gibi. Çok can yakar. İyileştirmek için, bir ameliyat olmanız gerekir eğer iyileşmek istiyorsanız. O yüzden tapasā. Tapasā budur. Tapa acıveren durum demektir, tapa. Aynı sıcaklık gibi. Eğer yüksek dereceye sıcaklığa maruz kalırsanız, 110 derece, bu sizin için katlanılmazdır. Çok acı verir. Biz Hintliler için bile - Hindistan'da doğduk, tropik iklim - sıcaklık yüzden çok olduğunda katlanılmaz oluyor. Ve size ne demeli? Siz farklı bir sıcaklıkta doğdunuz. Benzer şekilde biz de düşük sıcaklığa katlanamıyoruz. Elli dereceden düşükse, tahammül edilemez bizim için. Farklı iklimler, farklı sıcaklıklar var. Ve Kanada'da sıfırın altında 40 dereceye dayanabiliyorlar. Demek ki bunlar yaşamın farklı koşullarıyla ilgili. Ama biz koşullanmışız: yüksek derece sıcaklık, az sıcaklık, fazla soğuk diye. Ama hayatın her koşulu için eğitilebiliriz. Bu kapasitemiz var. Bir Bangal atasözü var, śarīre na mahāśaya ya sahabe taya saya, " Bu beden" demek, " alıştırma yaptığınız takdirde, bu beden her koşula tahammül eder." Bir koşulda yaşıyorsunuz, ve o koşul değiştiği zaman onu tolere edemeyip ölecek değilsiniz. Hayır, eğer alıştırırsanız... Aynı şimdi kimsenin gitmediği gibi. Eskiden Himalayalar'a giderdik, ve orası çok soğuk. Ve tapasya... Yöntem bu: kavuran sıcaklarda aziz kimseler, bilgeler, etrafta ateş yakarlar. Zaten sıcaklık yüksek, etrafta da ateş var, ve oturup meditasyon yaparlar. Bu tapasyadır. Bunlar tapasyanın çeşitleridir. Kavuran sıcak var ve onlar bunu halledebiliyorlar. Can yakan çok soğuk var, 100 dereceden düşük, suyun içine girip meditasyon yaparlar. Bunlar tapasyanın çeşitleridir. Tapasya. Tanrı idraki için eskiden böyle ağır kefaretler öderlerdi, ve bu zamanda biz o kadar düşmüşüz ki bu dört prensibe dahi katlanamıyoruz? Çok mu zor? Bir tapasya uyguluyoruz " Bunları yapmayın. " Evlilik dışı seks yok, toksik madde yok, et yemek yok, kumar yok." Kṛṣṇa bilincinde ilerlemek için tapasya çeştileri bunlardır. Çok mu zor? Çok zor değil. Eğer biri buz gibi soğukta boynuna kadar suya girebiliyorsa, evlilik dışı seksi, ey yemeyi ve toksik madde kullanımını bırakmak daha mı zor? " Hiç seks yapma" demiyoruz. Evlilik dışı olmasın. Zorluk neresinde? Bu devir o kadar düşmüş bir devir ki bu basit tapasyaları bile uygulayamıyoruz. Zorluk bu. Ama Tanrı idrakına varmak istiyorsanız, burada böyle denmiş, tapasaiva, sadece tapasaiva, kefaret ile varabilirsiniz. Başka türlü değil. Başka türlü mükün değil. Bu yüzden bu kelime kullanılmış, tapasaiva. Tapasā eva: " sadece tapasya ile." Başka yolu yok. Tapasā eva param. Param, Yüce demek. Yüce olanın, Mutlak olanın idrakına varmak istiyorsanız, bazı tapasyalara uymalısınız. Başka türlü mümkün değil. Başlangıç için küçük tapasya. Ekādaśī gibi. Bu da bir tapasya türü. Aslında ekādaśī günlerinde yemek yemeyeceğiz, su bile içmeyeceğiz. Ama toplumumuzda bunu bu kadar katı uygulamıyoruz. Diyoruz ki " Ekādaśī'de tahıl yemeyin. Biraz süt, meyve yiyin." Bu tapasyadır. Bu tapasyayı yapamaz mıyız? Eğer bu çok çok kolay yapılabilen tapasyayı bile uygulamaya hazır değilsek, O zaman nasıl geri eve, Tanrı'ya dönmeyi bekleyebiliriz ki? Hayır, bu mümkün değil. Bu sebeple burada deniyor ki, tapasaiva, tapasā eva. Eva kesinlikle demektir. Yapmalısınız. Şimdi bu tapasyayı uygulayıp kefaret öderseniz bir şey mi kaybedeceksiniz? Hayır etmeyeceksiniz. Dışardan gelip de bizim topluluğumuzu, kızları erkekleri, gören herkes. " Aydınlık yüzlü" diyorlar. değil mi? farkı görüyorlar. Sade bir elbise içinde bir rahip... Los Angeles'tan Hawaii'ye gidiyordum. Uçakta bir rahip bana yaklaştı. Benden izin istedi, "Sizle konuşabilir miyim?" " Evet, neden olmasın?" İlk sorusu şuydu: " Öğrencilerinizin çok aydınlık yüzlü olduklarını görüyorum. Bu nasıl oluyor?" İçtendi. Burada kayıp nerde? Günah dolu faaliyetlerden kaçınarak, bir şey kaybetmiyoruz. Çok basit bir hayat sürebiliriz. Yerde oturup, yerde yatabiliriz. Çok fazla eşyaya ya da bir çok gösterişli kıyafete ihtiyacımız yok. Tapasya gerekli. Spiritüel hayatta ilerlemek istiyorsak, bir çeşit tapasya uygulamamız gerekir. Kali-yuga'da çok ağır tapasyalar uygulayamayız, soğukta suyun içine girip, boğulacak noktaya kadar gelip, meditasyon yapıp, Hare Kṛṣṇa mantrasını söylemek gibi. Bu mümkün değil. Minimum seviyede bir tapasya uygulanmalı. Tanrı idraki konusunda ciddiysek eğer, bu kıtada bahsedilen bir çeşit tapasya uygulamamız gerektiğini anlamalıyız. Bu gerekli .