TR/Prabhupada 0155 - Herkes Tanrı Olmaya Çalışıyor: Difference between revisions

(Created page with "<!-- BEGIN CATEGORY LIST --> Category:1080 Turkish Pages with Videos Category:Prabhupada 0155 - in all Languages Category:TR-Quotes - 1976 Category:TR-Quotes - L...")
 
(Vanibot #0023: VideoLocalizer - changed YouTube player to show hard-coded subtitles version)
 
Line 6: Line 6:
[[Category:TR-Quotes - in Canada]]
[[Category:TR-Quotes - in Canada]]
<!-- END CATEGORY LIST -->
<!-- END CATEGORY LIST -->
<!-- BEGIN NAVIGATION BAR -- DO NOT EDIT OR REMOVE -->
{{1080 videos navigation - All Languages|Turkish|TR/Prabhupada 0154 - Silahlarınızı Daima Keskin Tutun|0154|TR/Prabhupada 0156 - Ben Size Unuttuğunuz Şeyi Öğretiyorum|0156}}
<!-- END NAVIGATION BAR -->
<!-- BEGIN ORIGINAL VANIQUOTES PAGE LINK-->
<!-- BEGIN ORIGINAL VANIQUOTES PAGE LINK-->
<div class="center">
<div class="center">
Line 14: Line 17:


<!-- BEGIN VIDEO LINK -->
<!-- BEGIN VIDEO LINK -->
{{youtube_right|VU-cdYSK92w|Everyone is Trying to Become God - Prabhupāda 0155}}
{{youtube_right|b2-gXTKDKCo|Everyone is Trying to Become God - Prabhupāda 0155}}
<!-- END VIDEO LINK -->
<!-- END VIDEO LINK -->


<!-- BEGIN AUDIO LINK -->
<!-- BEGIN AUDIO LINK -->
<mp3player>http://vaniquotes.org/w/images/760621SB.TOR_clip.mp3</mp3player>
<mp3player>https://s3.amazonaws.com/vanipedia/clip/760621SB.TOR_clip.mp3</mp3player>
<!-- END AUDIO LINK -->
<!-- END AUDIO LINK -->


Line 26: Line 29:


<!-- BEGIN TRANSLATED TEXT -->
<!-- BEGIN TRANSLATED TEXT -->
Bhagavad-gītā'dan görüyoruz ki burada kullanılan üç kelime var. Sanātanaḥ, ebedi, kelimesi kullanılmış. İlk şey jīva, bu yaşayan varlıklar, sanātanaḥ olarak betimleniyorlar. Mamaivāṁśo jīva-bhūtaḥ jīva-loke sanātanaḥ (BG 15.7). Biz yaşayan varlıklarız, sanātanaḥ. Māyā'nın etkisiyle jīva-bhūtaḥ haline gelmiş değiliz. Biz kendimizi māyā'nın etkisi altına soktuk ve bu sebeple jīva-bhūtaḥ olduk. Aslında sanātana'yız. Sanātana ebedi demek. Nityo śāśvata. Jivātmā şöyle açıklanıyor: nityo śāśvato yaṁ na hanyate hanyamāne śarīre (BG 2.20). Bu sanātana'dır. O kadar az zekaya sahibiz ki, eğer ebediysem, sanātana isem, doğum ve ölüm yoksa benim için, neden bu doğum ölüm döngüsünün içindeyim? Buna brahma-jijñāsā denir. Ama biz eğitimli değiliz. Ama eğitilmeliyiz. En azından bu talimattan faydalanmalıyız. Biz sanātana'yız. Ve Bhagavad-gītā'da anlatılan başka bir dünya daha var, paras tasmāt tu bhāvo 'nyo 'vyakto 'vyaktāt sanātanaḥ (BG 8.20). Vyakto 'vyaktāt sanātanaḥ Bu maddi dünya tezahür etmiş ama bunun arka planında maddi enerjinin bütünü var, mahāt-tattva. O tezahür etmemiş. Vyakto 'vyaktāt. Bunun ötesinde başka bir doğa, spiritüel doğa var, sanātana. Buna sanātana deniyor. Paras tasmāt tu bhāvo 'nyo vyakto 'vyaktāt sanātanaḥ (BG 8.20). Ve jīva-bhūtaḥ-sanātana. Ve Onbirinci Bölüm'de, Arjuna Kṛṣṇa'yı sanātana olarak tanımlıyor. Üç sanātana. Üç sanātana. Hepimiz sanātana isek, sanātana-dhāma var ve Kṛṣṇa da sanātana, biz de sanātana'yız. Hepsi birleştiğinde sanātana-dharma deniyor. Onlar sanātana nedir bilmiyorlar. Sanıyorlar ki belli bir şekilde giyinirsem ve belli bir topluma doğmuşsam sanātana-dharma oluyorum. Hayır. Herkes sanātana-dharma olabilir. Ama onlar sanātana nedir bilmiyorlar. Her yaşayan varlık sanātana'dır. Ve Kṛṣṇa, Tanrı da sanātana'dır. Ve hepimizin bir araya gelebileceği bir yer var - orası sanātana dhāma. Sanātana dhāma, sanātana-bhakti, sanātana-dharma. Bu uygulandığında sanātana-dharma deniyor. Peki sanātana-dharma nedir? Varsayalım ki ben sanātana-dhāma'ya geri döndüm ve Tanrı orada, sanātana ve ben de sanātana'yım. Peki sanātana faaliyetlerimiz nelerdir? Sanātana-dhāma'ya gitmem Tanrı olduğum anlamına mı geliyor? Hayır. Tanrı olmuyorsunuz. Çünkü Tanrı tektir. O Yüce Rab'dır, Sahip'tir, ve biz hizmetkarız. Caitanya Mahāprabhu: jīvera svarūpa haya nitya kṛṣṇa dāsa (Cc. Madhya 20.108-109). Burada hepimiz Kṛṣṇa olduğumuzu iddia ediyoruz. Ama sanātana-dhāma'ya döndüğünüzde - o niteliklere sahip olmadığımız sürece oraya gidemeyiz - o zaman ebediyen Rabba hizmet etmekle meşgul oluruz. Bu sanātana-dharma'dır. Bunu uygulayın. Sanātana-dharma bhakti-yoga demektir. Çünkü biz unutmuşuz. Herkes Tanrı olmaya çalışıyor. Şimdi burada Tanrı'nın hizmetkarı olmaya çalışın. Eğer ehli olursanız, ancak o zaman... Tanrı'nın hizmetkarı olduğunuz zaman, bu bhakti-mārga'dır. Caitanya Mahāprabhu'nun dediği gibi, gopī-bhartur pada-kamalayor dāsa-dāsa-dāsa-dāsānudāsaḥ. Rabbın hizmetkarının hizmetkarının hizmetkarının hizmetkarı olmakta ustalaştığınızda, bunu yüz kişi geriye taşıyın, - o zaman mükemmel olursunuz (CC Madhya 13.80). Ama burada herkes Yüce Rab olmaya çalışıyor. Bazıları "so 'ham," ve "ahaṁ brahmāsmi" kelimesini yanlış kullanıyor " ben Yüce'yim." Hayır öyle değil. Bunlar vedik kelimeler ama so 'ham " Ben Tanrı'yım " anlamına gelmez. So 'ham " Ben de aynı niteliklere sahibim" anlamına gelir. Çünkü mamaivāṁśo jīva-bhūtaḥ (BG 15.7). Jīva Tanrı'nın, Kṛṣṇa'nın ayrılmaz bütün parçası ve niteliği de aynı. Aynı denizden bir damla su almak gibi. Su damlası ve denizin kimyasal bileşimi aynı. Buna so 'ham ya da brahmāsmi denir. Bu kelimeleri Vedik olarak yanlış kullandığımızdan değil, "Ben Tanrı'yım. Ben Tanrı oldum" diye yanlış düşünüyoruz. Ve eğer Tanrı isen, neden köpek oldun? Tanrı köpek olur mu? Hayır. Bu mümkün değil. Çünkü biz çok küçük parçalarıyız. śāstra'da bundan da bahsediliyor: keśāgra-śata-bhāgasya śatadhā kalpitasya ca jīvaḥ bhāgo sa vijñeya sa anantyaya kalpate (CC Madhya 19.140) Spiritüel kimliğimizde biz bir saç telinin ucunun onbinde biri kadarız. Çok küçük ve biz onu da onbin parçaya bölüyoruz, bizim kimliğimiz bu. Ve o küçük birim bu bedenin içinde. Peki onu nerede bulacaksınız? Bunun için bi makine yok. O yüzden nirākāra diyoruz. Hayır, ākāra var, ama o kadar narin ve küçük ki, maddi gözlerle görmek mümkün değil. Bu yüzden Veda bakış açısıyla görmeliyiz. Śāstra cakṣuṣa. Bu Vedānta bakışıdır. śāstra aracılığı ile görmeliyiz. Bu kör gözlerle değil. Bu mümkün değil.
Bhagavad-gītā'dan görüyoruz ki burada kullanılan üç kelime var. Sanātanaḥ, ebedi, kelimesi kullanılmış. İlk şey jīva, bu yaşayan varlıklar, sanātanaḥ olarak betimlenmiş. Mamaivāṁśo jīva-bhūtaḥ jīva-loke sanātanaḥ ([[Vanisource:BG 15.7 (1972)|BG 15.7]]). Biz canlı varlıklarız, sanātanaḥ. Māyānın etkisiyle jīva-bhūtaḥ haline gelmiş değiliz. Biz kendimizi māyānın etkisi altına soktuk ve bu sebeple jīva-bhūtaḥ olduk. Aslında sanātanayız. Sanātana ebedi demek. Nityo śāśvata. Jivātmā şöyle açıklanıyor: nityo śāśvato yaṁ na hanyate hanyamāne śarīre ([[Vanisource:BG 8.20 (1972)|BG 8.20]]). Bu sanātanadır. Yani o kadar az zekaya sahibiz ki, eğer ebediysem, sanātana isem, benim için doğum ve ölüm yoksa, neden bu doğum ölüm döngüsünün içindeyim? Buna brahma-jijñāsā denir. Ama biz eğitimli değiliz. Ama eğitilmeliyiz. En azından bu talimattan faydalanmalıyız. Biz sanātanayız. Ve Bhagavad-gītā'da anlatılan başka bir dünya daha var, paras tasmāt tu bhāvo 'nyo 'vyakto 'vyaktāt sanātanaḥ ([[Vanisource:BG 8.20 (1972)|BG 8.20]]). Vyakto 'vyaktāt sanātanaḥ Bu maddi dünya tezahür etmiş ama bunun arka planında maddi enerjinin bütünü var, mahāt-tattva. O tezahür etmemiş. Vyakto 'vyaktāt. Bunun ötesinde başka bir doğa, spiritüel doğa var, sanātana. Buna sanātana deniyor. Paras tasmāt tu bhāvo 'nyo vyakto 'vyaktāt sanātanaḥ ([[Vanisource:BG 8.20 (1972)|BG 8.20]]). Ve jīva-bhūtaḥ-sanātana. Ve On birinci Bölüm'de, Arjuna Kṛṣṇa'yı sanātana olarak tanımlıyor. Üç sanātana. Üç sanātana.  
 
Hepimiz sanātana isek, sanātana-dhāma var ve Kṛṣṇa da sanātana, biz de sanātanayız. Hepsi birleştiğinde sanātana-dharma deniyor. Onlar sanātana nedir bilmiyorlar. Sanıyorlar ki belli bir şekilde giyinirsem ve belli bir topluma doğmuşsam sanātana-dharma oluyorum. Hayır. Herkes sanātana-dharma olabilir. Ama onlar sanātana nedir bilmiyorlar. Her yaşayan varlık sanātanadır. Ve Kṛṣṇa, Tanrı da sanātana'dır. Ve hepimizin bir araya gelebileceği bir yer var - orası sanātana dhāma. Sanātana dhāma, sanātana-bhakti, sanātana-dharma. Bu uygulandığında sanātana-dharma deniyor. Peki sanātana-dharma nedir? Farzedin ki ben sanātana-dhāma'ya geri döndüm ve Tanrı orada, sanātana ve ben sanātanayım. Peki sanātana faaliyetlerimiz nelerdir? Sanātana-dhāma gitmem Tanrı olduğum anlamına mı geliyor? Hayır. Tanrı olmuyorsunuz. Çünkü Tanrı tektir. O Yüce Rab'dır, Sahip'tir, ve biz hizmetkarız. Caitanya Mahāprabhu: jīvera svarūpa haya nitya kṛṣṇa dāsa ([[Vanisource:CC Madhya 20.108-109|CC Madhya 20.108-109]]). Burada hepimiz Kṛṣṇa olduğumuzu iddia ediyoruz. Ama sanātana-dhāma döndüğünüzde - o niteliklere sahip olmadığımız sürece oraya gidemeyiz - o zaman ebediyen Rab'ba hizmet etmekle meşgul oluruz. Bu sanātana-dharma'dır.  
 
Bunu uygulayın. Sanātana-dharma, bhakti-yoga demektir. Çünkü biz unutmuşuz. Herkes Tanrı olmaya çalışıyor. Şimdi burada Tanrı'nın hizmetkarı olmaya çalışın. Eğer nitelik kazanırsanız, ancak o zaman... Tanrı'nın hizmetkarı olduğunuz zaman, bunun bhakti-mārg olduğuna şüpheniz olmasın. Caitanya Mahāprabhu'nun dediği gibi, gopī-bhartur pada-kamalayor dāsa-dāsa-dāsa-dāsānudāsaḥ. Rab'bın hizmetkarının hizmetkarının hizmetkarının hizmetkarı olmakta ustalaştığınızda, bunu yüz kişi geriye taşıyın, hizmetkar - o zaman mükemmelsinizdir ([[Vanisource:CC Madhya 13.80|CC Madhya 13.80]]). Ama burada herkes Yüce Rab olmaya çalışıyor. Bazıları "so 'ham," ve "ahaṁ brahmāsmi" kelimesini yanlış kullanıyor ve o yüzden "ben Yüce'yim." Hayır öyle değil. Bunlar Vedik kelimeler ama so 'ham, "Ben Tanrı'yım " anlamına gelmez. So 'ham demek "Ben de aynı niteliklere sahibim" anlamına gelir. Çünkü mamaivāṁśo jīva-bhūtaḥ ([[Vanisource:BG 15.7 (1972)|BG 15.7]]). Jīva Tanrı'nın, Kṛṣṇa'nın önemli küçük parçasıdır, öyleyse nitelik aynıdır. Aynı denizden bir damla su almak gibi. Su damlası ve denizin kimyasal bileşimi aynı. Buna so 'ham ya da brahmāsmi denir. Bu kelimeleri Vedik olarak yanlış kullandığımızdan değil, "Ben Tanrı'yım. Ben Tanrı oldum" diye yanlış düşünüyoruz. Ve eğer Tanrıysan, neden köpek oldun? Tanrı köpek olur mu? Hayır. Bu mümkün değil. Çünkü biz çok küçük parçalarıyız. Şāstra'da bundan da bahsediliyor:
 
:keśāgra-śata-bhāgasya
:śatadhā kalpitasya ca
:jīvaḥ bhāgo sa vijñeya
:sa anantyaya kalpate
:([[Vanisource:CC Madhya 19.140|CC Madhya 19.140]])
 
Ruhsal kimliğimiz bizim bir saç telinin ucunun on binde biri kadar olduğumuz. Çok küçük ve biz onu da on bin parçaya bölüyoruz, bizim kimliğimiz bu. Ve o küçük kimlik bu bedenin içinde. Peki onu nereden bulacaksınız? Öyley bir makineniz yok. O yüzden nirākāra diyoruz. Hayır, ākāra var, ama o kadar narin ve küçük ki, maddi gözlerle görmek mümkün değil. Bu yüzden Vedaların bakış açısıyla görmeliyiz. Śāstra cakṣuṣa. Bu Vedānta bakışıdır. Şāstra aracılığı ile görmeliyiz. Bu kör gözlerle değil. Bu mümkün değil.
<!-- END TRANSLATED TEXT -->
<!-- END TRANSLATED TEXT -->

Latest revision as of 11:14, 3 October 2018



Lecture on SB 7.6.5 -- Toronto, June 21, 1976

Bhagavad-gītā'dan görüyoruz ki burada kullanılan üç kelime var. Sanātanaḥ, ebedi, kelimesi kullanılmış. İlk şey jīva, bu yaşayan varlıklar, sanātanaḥ olarak betimlenmiş. Mamaivāṁśo jīva-bhūtaḥ jīva-loke sanātanaḥ (BG 15.7). Biz canlı varlıklarız, sanātanaḥ. Māyānın etkisiyle jīva-bhūtaḥ haline gelmiş değiliz. Biz kendimizi māyānın etkisi altına soktuk ve bu sebeple jīva-bhūtaḥ olduk. Aslında sanātanayız. Sanātana ebedi demek. Nityo śāśvata. Jivātmā şöyle açıklanıyor: nityo śāśvato yaṁ na hanyate hanyamāne śarīre (BG 8.20). Bu sanātanadır. Yani o kadar az zekaya sahibiz ki, eğer ebediysem, sanātana isem, benim için doğum ve ölüm yoksa, neden bu doğum ölüm döngüsünün içindeyim? Buna brahma-jijñāsā denir. Ama biz eğitimli değiliz. Ama eğitilmeliyiz. En azından bu talimattan faydalanmalıyız. Biz sanātanayız. Ve Bhagavad-gītā'da anlatılan başka bir dünya daha var, paras tasmāt tu bhāvo 'nyo 'vyakto 'vyaktāt sanātanaḥ (BG 8.20). Vyakto 'vyaktāt sanātanaḥ Bu maddi dünya tezahür etmiş ama bunun arka planında maddi enerjinin bütünü var, mahāt-tattva. O tezahür etmemiş. Vyakto 'vyaktāt. Bunun ötesinde başka bir doğa, spiritüel doğa var, sanātana. Buna sanātana deniyor. Paras tasmāt tu bhāvo 'nyo vyakto 'vyaktāt sanātanaḥ (BG 8.20). Ve jīva-bhūtaḥ-sanātana. Ve On birinci Bölüm'de, Arjuna Kṛṣṇa'yı sanātana olarak tanımlıyor. Üç sanātana. Üç sanātana.

Hepimiz sanātana isek, sanātana-dhāma var ve Kṛṣṇa da sanātana, biz de sanātanayız. Hepsi birleştiğinde sanātana-dharma deniyor. Onlar sanātana nedir bilmiyorlar. Sanıyorlar ki belli bir şekilde giyinirsem ve belli bir topluma doğmuşsam sanātana-dharma oluyorum. Hayır. Herkes sanātana-dharma olabilir. Ama onlar sanātana nedir bilmiyorlar. Her yaşayan varlık sanātanadır. Ve Kṛṣṇa, Tanrı da sanātana'dır. Ve hepimizin bir araya gelebileceği bir yer var - orası sanātana dhāma. Sanātana dhāma, sanātana-bhakti, sanātana-dharma. Bu uygulandığında sanātana-dharma deniyor. Peki sanātana-dharma nedir? Farzedin ki ben sanātana-dhāma'ya geri döndüm ve Tanrı orada, sanātana ve ben sanātanayım. Peki sanātana faaliyetlerimiz nelerdir? Sanātana-dhāma gitmem Tanrı olduğum anlamına mı geliyor? Hayır. Tanrı olmuyorsunuz. Çünkü Tanrı tektir. O Yüce Rab'dır, Sahip'tir, ve biz hizmetkarız. Caitanya Mahāprabhu: jīvera svarūpa haya nitya kṛṣṇa dāsa (CC Madhya 20.108-109). Burada hepimiz Kṛṣṇa olduğumuzu iddia ediyoruz. Ama sanātana-dhāma döndüğünüzde - o niteliklere sahip olmadığımız sürece oraya gidemeyiz - o zaman ebediyen Rab'ba hizmet etmekle meşgul oluruz. Bu sanātana-dharma'dır.

Bunu uygulayın. Sanātana-dharma, bhakti-yoga demektir. Çünkü biz unutmuşuz. Herkes Tanrı olmaya çalışıyor. Şimdi burada Tanrı'nın hizmetkarı olmaya çalışın. Eğer nitelik kazanırsanız, ancak o zaman... Tanrı'nın hizmetkarı olduğunuz zaman, bunun bhakti-mārg olduğuna şüpheniz olmasın. Caitanya Mahāprabhu'nun dediği gibi, gopī-bhartur pada-kamalayor dāsa-dāsa-dāsa-dāsānudāsaḥ. Rab'bın hizmetkarının hizmetkarının hizmetkarının hizmetkarı olmakta ustalaştığınızda, bunu yüz kişi geriye taşıyın, hizmetkar - o zaman mükemmelsinizdir (CC Madhya 13.80). Ama burada herkes Yüce Rab olmaya çalışıyor. Bazıları "so 'ham," ve "ahaṁ brahmāsmi" kelimesini yanlış kullanıyor ve o yüzden "ben Yüce'yim." Hayır öyle değil. Bunlar Vedik kelimeler ama so 'ham, "Ben Tanrı'yım " anlamına gelmez. So 'ham demek "Ben de aynı niteliklere sahibim" anlamına gelir. Çünkü mamaivāṁśo jīva-bhūtaḥ (BG 15.7). Jīva Tanrı'nın, Kṛṣṇa'nın önemli küçük parçasıdır, öyleyse nitelik aynıdır. Aynı denizden bir damla su almak gibi. Su damlası ve denizin kimyasal bileşimi aynı. Buna so 'ham ya da brahmāsmi denir. Bu kelimeleri Vedik olarak yanlış kullandığımızdan değil, "Ben Tanrı'yım. Ben Tanrı oldum" diye yanlış düşünüyoruz. Ve eğer Tanrıysan, neden köpek oldun? Tanrı köpek olur mu? Hayır. Bu mümkün değil. Çünkü biz çok küçük parçalarıyız. Şāstra'da bundan da bahsediliyor:

keśāgra-śata-bhāgasya
śatadhā kalpitasya ca
jīvaḥ bhāgo sa vijñeya
sa anantyaya kalpate
(CC Madhya 19.140)

Ruhsal kimliğimiz bizim bir saç telinin ucunun on binde biri kadar olduğumuz. Çok küçük ve biz onu da on bin parçaya bölüyoruz, bizim kimliğimiz bu. Ve o küçük kimlik bu bedenin içinde. Peki onu nereden bulacaksınız? Öyley bir makineniz yok. O yüzden nirākāra diyoruz. Hayır, ākāra var, ama o kadar narin ve küçük ki, maddi gözlerle görmek mümkün değil. Bu yüzden Vedaların bakış açısıyla görmeliyiz. Śāstra cakṣuṣa. Bu Vedānta bakışıdır. Şāstra aracılığı ile görmeliyiz. Bu kör gözlerle değil. Bu mümkün değil.