TR/Prabhupada 0400 - Sri Sri Siksastakam Yorumu

Revision as of 05:48, 17 February 2019 by Anurag (talk | contribs)
(diff) ← Older revision | Latest revision (diff) | Newer revision → (diff)


Purport to Sri Sri Siksastakam, CDV 15

ceto-darpaṇa-mārjanam bhava-mahā-dāvāgni-nirvāpaṇaṁ
śreyaḥ-kairava-candrikā-vitaraṇaṁ vidyā-vadhū-jīvanam
ānandāmbudhi-vardhanaṁ prati-padaṁ pūrṇāmṛtāsvādanaṁ
sarvātma-snapanaṁ paraṁ vijayate śrī-kṛṣṇa-saṅkīrtanam

Rab Caitanya, bize görevi ile ilgili sekiz kıta vermiştir, ne yapmak istediği ile ilgili. Bu istekler sekiz kıtada açıklanmıştır, ve Śikṣāṣṭaka olarak bilinirler. Śikṣā komut, āṣṭaka ise sekiz demektir. Sekiz mısrada komutlarını bitirmiştir, ve onun havarileri, Altı Gosvāmī, komutları bir kaç cilt kitapta açıklamışlardır.

Rab Caitanya, mevzunun, paraṁ vijayate śrī-kṛṣṇa-saṇkīrtanam: Hare Kṛṣṇa ve Kṛṣṇa saṇkīrtan' zikretmenin onuruyla ilgili olduğundan bahsediyor. Bütün onurlar. Bütün zafer. Ama nasıl zafer, bütün zaferler? Bunu şu şekilde açıklıyor, ceto-darpaṇa-mārjanam. Eğer Hare Kṛṣṇa mantrayı zikredersen, kalbinde yer tutan bütün kirli şeyler, materyal pisliğe bulaşmış olan, hepsi temizlenecektir. Kalbin tıpkı bir ayna gibi olduğu örneğini veriyor. Eğer aynanın üstünde öbek öbek toz varsa, kişi aynadaki gerçek yüzün yansımasını göremeyecektir. Bu yüzden temizlenmelidir. Bu yüzden güncel ve koşullu olan hayatımızda, kalbimiz çok fazla tozludur, hatırlayamadığımız kadar eski zamanlarda kurulmuş olan materyal bağımız yüzünden. Eğer Hare Kṛṣṇa mantra'sını söylersek, toz ve pislik temizlenecektir. Hemen olmasa bile, temizlenmeye başlayacaktır. Ve kalbin aynası bütün tozlardan temizlendiği zaman, kişi aniden yüzü görebilir, ve işte bu, O'dur. Bu yüz gerçek kimlik anlamına gelir. Hare Kṛṣṇa mantra'sını söyleyerek, kişi aslında bu beden olmadığını anlayacaktır. Bu bizim yanlış değerlendirmemizdir. Tozun kendisi yanlış değerlendirme anlamını taşır, bu bedeni ya da zihni kendin olarak görmek. Aslında, biz bu beden ve ya zihin değiliz. Biz ruhuz. Bu yüzden bu beden olmadığımızı anlar anlamaz, aniden bhava-mahā-dāvāgni-nirvāpaṇam. Materyal koşulların harlı ateşi, ya da materyal çaresizliklerin harlanmış ateşi, aniden kaybolur. Daha fazla çaresizlik yok. Ahaṁ brahmāsmi. Bhagavad-gītā'da belirtildiği gibi, brahma-bhūtaḥ prasannātmā. Kişi gerçek benliğinin ruh olduğunu anlar anlamaz daha mutlu ve neşeli olacaktır. Biz neşe dolu değiliz. Materyal bağımız yüzünden, her zaman endişe doluyuz. Hare Kṛṣṇa mantra'yı söyleyerek hemen neşe dolu hayat konumuna ulaşabiliriz. Bhava-mahā-dāvāgni-nirvāpaṇam. Ve buna özgürlük denir. Kişi neşe dolu olduğunda, bütün endişelerden arınır, bu konum gerçek özgürlüktür çünkü yaşayan her varlığın ruhu doğal olarak neşe doludur. Hayatta verilen bütün savaşlar, bu neşe dolu konuma ulaşabilmek içindir, ama kişi kilit noktayı gözden kaçırıyor. Bu yüzden, neşe dolu hayata ulaşmak için her girişimimizde başarısız oluyoruz. Hare Kṛṣṇa mantra'sını söyleyerek hizlıca bu başarısızlığın üstünden gelinebilir. Bu transandantal titreşimin etkisidir. Ve özgürleştikten sonra, neşe dolu olduktan sonra, materyal neşe hissinde düşüş olur. Hangi zevki tatmak isterseniz, o his azalır. Örneğin yemek yemek. Çok güzel bir yemek yemek isteriz ama bir kaç lokma aldıktan sonra isteğimiz geçer ve daha fazla yemek istemeyiz. Bu demek oluyor ki, materyal dünyada kabul ettiğimiz zevkler azalır. Ama Rab Caitanya diyor ki, ruhani zevk, ānandāmbudhi-vardhanam, tıpkı bir okyanus gibidir. Ama materyal dünyada, okyanusun yükselmediğini deneyimledik. Okyanus limitinde kalıyor. Ama ruhani zevk okyanusu yükseliyor. Ānandāmbudhi-vardhanam. Śreyaḥ-kairava-candrikā-vitaraṇam. Nasıl yükseliyor? Ay gibi, yükselen ay gibi, diye örneklendiriyor. Tıpkı büyüyen ay gibi, günden güne büyüyen yeni ay gibi, yeni ay gecesinde ilk gününde küçücük, ince bir hilal gibidir. Ama ikinci gün, çok büyür, hızlıca yükselir. Benzer şekilde, ruhani hayatta, ruhani zevk yükselen ay gibi her gün büyür, ta ki dolunay olana dek. Ceto-darpaṇa-mārjanam bhava-mahā-dāvāgni-nirvāpaṇam, śreyaḥ-kairava-candrikā-vitaraṇam vidyā-vadhū-jīvanam. Ve sonra hayat bilgelik dolu hale gelir, ruhani değerler sayesinde sonsuz hayat, bilgelik ve ışık dolu. Bu yüzden bilgeliğimize oranla, zevk alma kapasitemiz de gelişiyor. Śreyaḥ-kairava-candrikā-vitaraṇaṁ vidyā-vadhū-jīvanam, ānandāmbudhi-vardhanaṁ. Tıpkı bir okyanus gibi, ama hala yükseliyor. Ānandāmbudhi-vardhanaṁ, sarvātma-snapanaṁ. Bu hayat konumunda kişinin "tamamen tatmin oldum" diye düşünmesi çok hoş. Sarvātma-snapanaṁ. Tıpkı kişinin su içinde banyo yaptığı zaman anında tazelenmiş hissetmesi gibi. Benzer şekilde, bu ruhani hayatın, zevki gün ve gün artar, kişiyi tamamen tatmin eder.