TR/Prabhupada 0938 - İsa Mesih, Kabahat Yok. Tek Kabahat Onun Tanrı Hakkında Öğretileri Yayıyor Olmasıydı

Revision as of 22:10, 23 August 2015 by Rishab (talk | contribs) (Created page with "<!-- BEGIN CATEGORY LIST --> Category:1080 Turkish Pages with Videos Category:Turkish Pages - 207 Live Videos Category:Prabhupada 0938 - in all Languages Categor...")
(diff) ← Older revision | Latest revision (diff) | Newer revision → (diff)


Invalid source, must be from amazon or causelessmery.com

730425 - Lecture SB 01.08.33 - Los Angeles

Prabhupāda: Asuralar denilen bir insan sınıfı var. Onlar sura-dviṣāmdır. Her zaman adananları kıskanırlar. Onlara inlisler denir. Aynı Prahlāda Mahārāja ve babası Hiraṇyakaśipu gibi. Hiraṇyakaśipu Prahlāda Mahārāj'ın babasıdır ama Prahlāda Mahārāj bir adanan olduğu için, kıskanmıştı. Bu iblislerin doğasıdır. O kadar kıskandı ki kendi oğlunu ölüdrmeye hazırdı. Tek kabahat o küçük oğlanın Hare Kṛṣṇa'yı söylüyor olmasıydı. Onun kabahati buydu. Baba... Bu nedenle onlara sura-dviṣām denir, daima adananları kıskanırlar. İblis demek daima adananları kıskanan demektir. Bu maddi dünya o kadar dertli bir yerdir ki... Tıpkı, sizin çok güzel bir örneğiniz var.

Aynı İsa Mesih, İsa gibi. Peki onun kabahati neydi? Lakin sura-dviṣām, kıskanç kişiler onu öldürdü. Ve İsa Mesih'in kabahatinin ne olduğunu bulursak, analiz edersek, kabahat yoktur. Tek kabahat Tanrı hakkında öğretileri yayıyor olmasıydı. Ve yine de bir sürü düşman buldu. Zalimce çarmıha gerildi. Dolayısıyla her zaman bunu, sura-dviṣām bulacaksınız. O yüzden Kṛṣṇa bu sura-dviṣāmları öldürmeye gelir. Bu nedenle vadhāya ca sura-dviṣām. Bu kıskanç insanlar öldürülür. Ama bu öldürme işi Kṛṣṇa hazır bulunmadan da yapılabilir. Çünkü bir sürü doğal güç, savaş, salgın, kıtlık var. Herşey. Sırf çalışmaya kurulu. Milyonlarca insan öldürülebilir. Dolayısıyla Kṛṣṇa'nın bu ahmakları öldürmek için buraya gelmesine gerek yoktur. Onlar Kṛṣṇa'nın bir talimatıyla, doğanın kanunuyla öldürülebilir. Prakṛteḥ kriyamāṇāni guṇaiḥ karmāṇi sarvaśaḥ (BG 3.27). Sṛṣṭi-sthiti-pralaya-sādhana-śaktir ekā (BS 5.44). Doğanın o kadar çok gücü var ki yaratabilir, idame ettirebilir, yok edebilir, bozabilir, herşey. Doğa o kadar güçlü.

Sṛṣṭi-sthiti-pralaya. Sṛṣṭi yaratılış demektir ve sthiti idame ettirmek anlamına gelir, ve pralaya da yıkım demektir. Doğa bu üç şeyi yapabilir. Tıpkı bu yaradılış gibi, maddi yaradılış doğaldır, doğa, kozmik tezahür. İdame ettirilir. Doğanın merhametiyle, güneş ışığı alıyoruz, hava alıyoruz, yağmur alıyoruz ve böylece yiyeceğimizi yetiştiriyoruz, güzelce yiyiyoruz, güzelce yetiştiriyoruz. Bu bakım da doğa tarafından yapılıyor. Ama her an tek bir güçlü rüzgarla herşey tamamen bitebilir. Doğa o kadar güçlüdür. Dolayısıyla bu iblisleri öldürmek için, doğa zaten orda. Elbette doğa Kṛṣṇa'nın emri altında işliyor. Mayādhyakṣeṇa prakṛtiḥ sūyate sa-carācaram (BG 9.10). Öyleyse eğer Kṛṣṇa iblislerin öldürüleceğini söylerse, o zaman doğanın ani bir fırtınası, tek bir şiddetli rüzgar milyonlarcasını öldürebilir.

Dolayısıyla bu amaçla Kṛṣṇa'nın gelmesine ihtiyaç yoktur. Ama Kṛṣṇa burada belirtildiği gibi gelir: yācita Kṛṣṇa,Vasudeva ve Devakī gibi adananlar rica ettiği zaman gelir. Bu Onun gelişidir. Onun gelişinin nedeni budur. Ve O geldiği zaman eş zamanlı olarak şunu da gösterir, "Benim adananlarımı her kim kıskanırsa, onları öldürürüm. Ben onları öldürürüm." Elbette, Onun öldürmesi ve bakması aynı şeydir. O mutlaktır. Kṛṣṇa tarafından öldürülenler, anında erişmesi milyonlarca yıl alan kurtuluşa ererler. Dolayısıyla insanlar Kṛṣṇa bu amaçla ya da şu amaçla geliyor diye böyle söylerler, ama aslında Kṛṣṇa adananların yararına gelir, kṣemāya. Kṣemāyanın anlamı nedir? İdame ettirmek için?

Adanan: "İyiliği için."

Prabhupāda: İyiliği için. Adananların iyiliği için. O her zaman adananların iyiliğini görme peşindedir. Bu yüzden Kuntī'nin bu talimatına göre, bizim işimiz daima nasıl adanan olunacağıdır. O zaman tüm iyi nitelikler bizi bulur. Yasyāsti bhaktir bhagavaty akiñcanā sarvair guṇais tatra samāsate surāḥ (SB 5.18.12). Siz sadece adanmışlığını, uyku halinde ki adanmışlığınızı, doğal adanmışlığınızı geliştirin... Bizim doğal bir adananmamız var.

Baba ve oğulda doğal bir şevkat olması gibi. Ve oğulun babaya karşı, babaya, anneye doğal bir adanmışlığı vardır. Benzer şekilde, bizim de doğal adanmışlığımız var. Gerçekten tehlikede olduğumuzda, bilimadamları bile, onlar da Tanrıya dua eder. Ama tehlikede olmadıkları zaman, Tanrıyı inkar ederler. Bu nedenle bu hergelelere Tanrının olduğunu öğretmek için tehlike gereklidir. Dolayısıyla bu doğaldır. . Jīvera svarūpa haya nitya-kṛṣṇa-dāsa (CC Madhya 20.108-109). Bu bizim doğal... Yapmacık bir şekilde Tanrıyı uzaklaştırmaya çalışıyoruz. "Tanrı öldü, Tanrı yok, Ben Tanrıyım, bu Tanrı, şu Tanrı." Bu gergelelikten vazgeçeceğiz. O zaman Kṛṣṇa bize her türlü korumayı verecektir.

Çok teşekkürler.

Adananlar: Jaya Prabhupāda, haribol!