TR/Prabhupada 1048 - Asla Mutlu OLmayacaksınız - MÜKEMMEL ÖĞRETİ- Ta ki Tanrılığa Geri Dönünceye Kadar

Revision as of 21:54, 24 August 2015 by Rishab (talk | contribs) (Created page with "<!-- BEGIN CATEGORY LIST --> Category:1080 Turkish Pages with Videos Category:Turkish Pages - 207 Live Videos Category:Prabhupada 1048 - in all Languages Categor...")
(diff) ← Older revision | Latest revision (diff) | Newer revision → (diff)


Invalid source, must be from amazon or causelessmery.com

750712 - Lecture SB 06.01.26-27 - Philadelphia

Biz yaşamın koşullu halindeyiz çünkü özgün kişimiz, Kṛṣṇa'dan ayrı düştük. Çünkü bz Kṛṣṇa'nın önemli parçalarıyız. Bunu unuttuk. Amerika'nın ya da Hindistan'ın önemli parçaları olduğumuzu düşünüyoruz. Buna yanılsama denir. Onların ilgilendiği... Kimisi ülkesiyle ilgili; kimisi toplumuyla ya da ailesiyle ilgili. Orada, bir sürü şey, vazife yarattık. Bu nedenle śāstra, "Bu hergeleler asıl kişisel çıkarın ne olduğunu bilmez," der. Na te viduḥ svārtha-gatiṁ hi viṣṇuṁ durāśayā. Asla yerine getirilemeyecek bir şeyi umut ediyor. Bu nedenle bir hergele. Biz mutlu olmak için bu maddi dünyadaki birşeyleri düzeltmeye çalışıyoruz, ama hergele bilmiyor ki bu maddi dünyada kaldığı sürece mutluluk söz konusu değil. Bu hergeleliktir.

Kṛṣṇa buranın duḥkhālayam aśāśvatam (BG 8.15) olduğunu söyler. Şu an yaşadığımız bu maddi dünyada, bir bedenden diğerine değiştirmenin etkisi altında, bu duḥkhālayamdır. Neden bedenimi değiştirmek zorundayım? Neden... Ben daimiyim. Na hanyate hanyamāne śarīre (BG 2.20). Bu yüzden öğrenmek zorundayız, eğitilmek zorundayız, mükemmel olandan bilgiyi edinmek zorundayız. Ve Kṛṣṇa, Yüce Mükemmel Kişi şahsen size bilgi veriyor. Ve biz mükemmel bilgiyi almayacak kadar talihsizsel - uyduracaksak, tahminde bulunacaksak, kendi fikrimizi yaratırsak- o zaman durāśayā olduğu anlaşılmalı. "Bu şekilde mutlu olacağım. Bunda mutlu olacağım..." diye düşünüyoruz. Hiçbiri. Asla mutlu olmayacaksınız - bu mükemmel öğreti- ta ki eve, Tanrılığa geri dönene kadar. Aynı babasından vazgeçmiş deli bir oğlan gibi. Babası zengin bir adam, herşey var, ama hipi olmuş. Benzer şekilde, biz de böyleyiz. Bizim babamızda Kṛṣṇa. Hiç dert olmadan, hiç bir para kazanma çabası olmadan, rahatça orda yaşayabiliriz ama biz burada bu maddi dünyada yaşamaya karar verdik. BUna eşek denir. Bu... Bu nedenle mūḍha.

Kendi bireysel çıkarımızın ne olduğunu bilmiyoruz. Ve boşa kürek çekiyoruz, "Bu şekilde mutlu olacağım. Bu şekilde mutlu olacağım." Bu yüzden bu kelime kullanılır, mūḍha. Gerçekten mutluluğunun ne olduğunu bilmezler, ve bir fasıl deniyor, bir fasıl, bir daha, "Artık mutlu olacağım." Eşek. Eşek... Bazen çamaşırcı sırtına oturup bir tutam ot alır ve eşeğin önüne tutar, ve eşek otu almak ister. Ama ileri hareket ettikçe, ot da ileri hareket ediyordur. (gülüşme) Ve sanar ki, "Bir adım daha, otu alacağım." Ama eşek olduğu için bilmez ki "Ot öyle bir konumlandırılmış ki milyonlarca yıl da gitsem, mutlu olamayacağım..." Bu eşektir. Aklı başına gelmez ki, "Milyonlarca milyarlarca yıldır bu maddi dünyada mutlu olmayı deneyebilirim. Asla mutlu olmayacağım." Bu yüzden bunları bilen gurudan bilgi edinmek zorundasınız. Bu yüzden guruya ibadet ediliyor: ajñāna-timirāndhasya jñānāñjana-śalākayā cakṣur unmīlitaṁ yena tasmai śrī-gurave namaḥ.