TR/Prabhupada 1034 - Ölüm Demek Yedi Ay Uyumak Demek. Hepsi bu. Ölüm Bu: Difference between revisions

 
(Vanibot #0023: VideoLocalizer - changed YouTube player to show hard-coded subtitles version)
 
Line 8: Line 8:
[[Category:Turkish Language]]
[[Category:Turkish Language]]
<!-- END CATEGORY LIST -->
<!-- END CATEGORY LIST -->
<!-- BEGIN NAVIGATION BAR -- DO NOT EDIT OR REMOVE -->
{{1080 videos navigation - All Languages|Turkish|TR/Prabhupada 1033 - İsa Mesih Tanrının Oğlu, Tanrının En İyi Oğlu, dolayısıyla Bizim Ona Saygımız Sonsuz|1033|TR/Prabhupada 1035 - Hare Krişna'yı Zikrederek Varlığınızın Gerçek Anlayışına Varın|1035}}
<!-- END NAVIGATION BAR -->
<!-- BEGIN ORIGINAL VANIQUOTES PAGE LINK-->
<!-- BEGIN ORIGINAL VANIQUOTES PAGE LINK-->
<div class="center">
<div class="center">
Line 16: Line 19:


<!-- BEGIN VIDEO LINK -->
<!-- BEGIN VIDEO LINK -->
{{youtube_right|a3zc9ZNNE94|Ölüm Demek Yedi Ay Uyumak Demek. Hepsi bu. Ölüm Bu<br/>- Prabhupāda 1034}}
{{youtube_right|RNh7mxPo4r8|Ölüm Demek Yedi Ay Uyumak Demek. Hepsi bu. Ölüm Bu<br/>- Prabhupāda 1034}}
<!-- END VIDEO LINK -->
<!-- END VIDEO LINK -->


<!-- BEGIN AUDIO LINK (from English page -->
<!-- BEGIN AUDIO LINK (from English page -->
<mp3player>File:720403SB-MELBOURNE_clip1.mp3</mp3player>
<mp3player>https://s3.amazonaws.com/vanipedia/clip/720403SB-MELBOURNE_clip1.mp3</mp3player>
<!-- END AUDIO LINK -->
<!-- END AUDIO LINK -->


Line 30: Line 33:
Benim, sizin, her birimizin ölüm anında, doğum anında sıkıntısı var. Doğum ve ölüm. Biz canlı varlıklarız, ruh canız. Doğum ve ölüm bu bedende oluyor. Beden doğuyor ve beden yok oluyor. Ölüm demek yedi ay uyumak demek. Hepsi bu. Ölüm bu. Ruh... Beden yaşamak için uygun olmadığında, ruh bu bedeni bırakır. Ve daha yüksek bir ayarlamayla ruh tekrardan belli bir anne tipinin rahmine yerleştirilir, ve ruh da o belli tip bedeni geliştirir. Yedi aya kadar ruh bilinçsiz kalır. Ve beden geliştiğinde, tekrardan bilinç gelir ve çocuk rahimden dışarı çıkmak ister ve hareket eder. Her annenin çocuğun yedinci ayda nasıl hareket ettiğine dair deneyimi var.  
Benim, sizin, her birimizin ölüm anında, doğum anında sıkıntısı var. Doğum ve ölüm. Biz canlı varlıklarız, ruh canız. Doğum ve ölüm bu bedende oluyor. Beden doğuyor ve beden yok oluyor. Ölüm demek yedi ay uyumak demek. Hepsi bu. Ölüm bu. Ruh... Beden yaşamak için uygun olmadığında, ruh bu bedeni bırakır. Ve daha yüksek bir ayarlamayla ruh tekrardan belli bir anne tipinin rahmine yerleştirilir, ve ruh da o belli tip bedeni geliştirir. Yedi aya kadar ruh bilinçsiz kalır. Ve beden geliştiğinde, tekrardan bilinç gelir ve çocuk rahimden dışarı çıkmak ister ve hareket eder. Her annenin çocuğun yedinci ayda nasıl hareket ettiğine dair deneyimi var.  


Yani bu büyük bir bilim, ruhun, canlı ruhun nasıl bu maddi bedenle temas içersinde olduğu ve nasıl bir bedenden bir diğerine göç ettiği. Örnek verilir, tıpkı vāsāṁsi jīrṇāni yathā vihāya ([[Vanisource:BG 2.22|BG 2.22]]) gibi. Bizler... Aynı giysiler, gömleiğimiz ve ceketimiz fazlasıyla eskidiğinde olduğu gibi, bırakır ve yeni gömlekle ceketi kabul ederiz ... Benzer şekilde, ben, siz ve her birimiz ruh canız. Bize maddi doğanın düzenlemesiyle belli bir tip beden ve gömlekle ceket verilmiş. Prakṛteḥ kriyamāṇāni guṇaiḥ karmāṇi sarvaśaḥ ([[Vanisource:BG 3.27|BG 3.27]]). O belli başlı beden bizim belli başlı yaşam standartı tipimize göre verilir. Tıpkı siz Avrupalıların, Ameriskalıların, Avusturalyalıların belli bir tipi olması gibi, ve size fırsat, belli bir yaşam standadı verilmiş. Tıpkı bir Hintlinin sizi Avrupalı, Amerikalı, Avusturalyalı şehirlerinize gelmesi gibi, aynı sizin Melborn şehriniz gibi... Ben tam da öğrencilerime söylüyordum, "Eğer her hangi bir Hintli gelse, bu yaşam standardına şaşıracaklardır."
Yani bu büyük bir bilim, ruhun, canlı ruhun nasıl bu maddi bedenle temas içersinde olduğu ve nasıl bir bedenden bir diğerine göç ettiği. Örnek verilir, tıpkı vāsāṁsi jīrṇāni yathā vihāya ([[Vanisource:BG 2.22 (1972)|BG 2.22]]) gibi. Bizler... Aynı giysiler, gömleiğimiz ve ceketimiz fazlasıyla eskidiğinde olduğu gibi, bırakır ve yeni gömlekle ceketi kabul ederiz ... Benzer şekilde, ben, siz ve her birimiz ruh canız. Bize maddi doğanın düzenlemesiyle belli bir tip beden ve gömlekle ceket verilmiş. Prakṛteḥ kriyamāṇāni guṇaiḥ karmāṇi sarvaśaḥ ([[Vanisource:BG 3.27 (1972)|BG 3.27]]). O belli başlı beden bizim belli başlı yaşam standartı tipimize göre verilir. Tıpkı siz Avrupalıların, Ameriskalıların, Avusturalyalıların belli bir tipi olması gibi, ve size fırsat, belli bir yaşam standadı verilmiş. Tıpkı bir Hintlinin sizi Avrupalı, Amerikalı, Avusturalyalı şehirlerinize gelmesi gibi, aynı sizin Melborn şehriniz gibi... Ben tam da öğrencilerime söylüyordum, "Eğer her hangi bir Hintli gelse, bu yaşam standardına şaşıracaklardır."
<!-- END TRANSLATED TEXT -->
<!-- END TRANSLATED TEXT -->

Latest revision as of 13:43, 3 October 2018



720403 - Lecture SB 01.02.05 - Melbourne

Benim, sizin, her birimizin ölüm anında, doğum anında sıkıntısı var. Doğum ve ölüm. Biz canlı varlıklarız, ruh canız. Doğum ve ölüm bu bedende oluyor. Beden doğuyor ve beden yok oluyor. Ölüm demek yedi ay uyumak demek. Hepsi bu. Ölüm bu. Ruh... Beden yaşamak için uygun olmadığında, ruh bu bedeni bırakır. Ve daha yüksek bir ayarlamayla ruh tekrardan belli bir anne tipinin rahmine yerleştirilir, ve ruh da o belli tip bedeni geliştirir. Yedi aya kadar ruh bilinçsiz kalır. Ve beden geliştiğinde, tekrardan bilinç gelir ve çocuk rahimden dışarı çıkmak ister ve hareket eder. Her annenin çocuğun yedinci ayda nasıl hareket ettiğine dair deneyimi var.

Yani bu büyük bir bilim, ruhun, canlı ruhun nasıl bu maddi bedenle temas içersinde olduğu ve nasıl bir bedenden bir diğerine göç ettiği. Örnek verilir, tıpkı vāsāṁsi jīrṇāni yathā vihāya (BG 2.22) gibi. Bizler... Aynı giysiler, gömleiğimiz ve ceketimiz fazlasıyla eskidiğinde olduğu gibi, bırakır ve yeni gömlekle ceketi kabul ederiz ... Benzer şekilde, ben, siz ve her birimiz ruh canız. Bize maddi doğanın düzenlemesiyle belli bir tip beden ve gömlekle ceket verilmiş. Prakṛteḥ kriyamāṇāni guṇaiḥ karmāṇi sarvaśaḥ (BG 3.27). O belli başlı beden bizim belli başlı yaşam standartı tipimize göre verilir. Tıpkı siz Avrupalıların, Ameriskalıların, Avusturalyalıların belli bir tipi olması gibi, ve size fırsat, belli bir yaşam standadı verilmiş. Tıpkı bir Hintlinin sizi Avrupalı, Amerikalı, Avusturalyalı şehirlerinize gelmesi gibi, aynı sizin Melborn şehriniz gibi... Ben tam da öğrencilerime söylüyordum, "Eğer her hangi bir Hintli gelse, bu yaşam standardına şaşıracaklardır."