KU/Prabhupada 1070 - xulamedi dine rıhı ye ebediye

Revision as of 16:43, 17 June 2015 by Asli (talk | contribs) (Created page with "<!-- BEGIN CATEGORY LIST --> Category:1080 Kurdish Pages with Videos Category:Prabhupada 1070 - in all Languages Category:KU-Quotes - 1966 Category:KU-Quotes - L...")
(diff) ← Older revision | Latest revision (diff) | Newer revision → (diff)


Invalid source, must be from amazon or causelessmery.com

660219-20 - Lecture BG Introduction - New York

Yukarıdaki sanātana-dharma kavramına istinaden, din kavramını dharma kelimesinin Sanskritçe kökünün anlamından kavramaya çalışabiliriz. Devamlı olarak belirli bir objeyle birlikte olan şey anlamına gelir. Daha önce de bahsettiğimiz gibi, ateşten bahsettiğimiz zaman aynı anda ateşle birlikte ısı ve ışığı olduğu yargısına da varılır. Isı ve ışık olmadan ateş kelimesinin anlamı yoktur. Aynı şekilde bir canlının da devamlı olarak ona eşlik eden olmazsa olmaz parçasını bulmamız gerekir. Canlının o daimi eşlikçisi onun ebedi niteliğidir, ve canlının ebedi parçasının niteliği onun ebedi dinidir. Sanātana Gosvāmī, Śrī Caitanya Mahāprabhu'ya svarūpa ile ilgili soru sorduğunda- her canlının svarūpası hakkında zaten konuşmuştuk — svarūpa ya da canlı varlığın asıl yapısı hakkında, Rab, canlı varlığın ebedi pozisyonun Tanrı'nın Yüce Şahsı'na hizmet sunmak olduğu karşılığını verdi. Rab Caitanya'nın ifadesinin bu kısmını incelersek, her canlı varlığın sürekli başka bir canlı varlığa hizmet sunma işiyle meşgül olduğunu açıkça görebiliriz. Bir canlı varlık başka bir canlıya farklı şekillerde hizmet eder ve böyle yapmakla canlı varlık hayatın tadını çıkarır. Daha aşağı dereceden bir hayvan insana hizmet eder, bir hizmetkar efendisine hizmet eder, A, B efendisine hizmet eder, B, C efendisine hizmet eder, C de D efendisine hizmet eder ve bu böyle devam eder. Koşullar altında bir arkadaşın diğer arkadaşa hizmet ettiğini görebiliriz, ve annenin oğluna hizmet ettiğinii ya da eşin kocasına hizmet ettiğini veya kocanın karısına hizmet ettiğini. Eğer bu ruhla araştırmaya devam edersek, canlıların toplumunda hizmet eylemini görmediğimiz hiç bir istisna olmadığı görülecektir. Politikacı bildirgesini halk önünde sunar ve seçmenleri kendi hizmet kapasitesi hakkında ikna eder. Seçmen de değerli oyunu politikacıya onun topluma hizmet vereceği beklentisine dayanarak verir. Düikkan sahibi müşteriye hizmet eder ve esnaf da kapitaliste hizmet eder. Kapitalist ailesine hizmet eder ve aile de ebedi varlığın ebedi kapasitesi açısından baştaki kişiye hizmet eder. Bu şekilde hiç bir canlının başka bir canlıya hizmet verme uygulamasından muaf olmadığını görebiliriz, ve bu yüzden hizmetin canlı varlığın daimi refakatçisi olduğu sonucuna varabiliriz, ve bundan ötürü canlı varlık tarafından verilen hizmetin canlının ebedi dini olduğu sonucuna emin bir şekilde varılabilir.

Kişi belirli bir zaman ve doğum koşullarına istinaden, belli bir dine mensup olduğunu ileri sürdüğü, ve böylece kendisinin bir Hindu, Müslüman, Hristiyan, Budist veya herhangi başka bir mezhep ve alt-mezhepler olduğunu iddia ettiği zaman, böylesi yakıştırmalar sanātana-dharma değildir. Bir hindu bir Müslüman olmak için inancını değiştirebilir ya da bir Müslüman bir Hindu veya Hristiyan vs. olmak için inancını değiştirebilir... ama ne koşulda olursa olsun bu tarz bir dini inanç değişimi kişinin bir başkasına ebedi hizmet verme meşgalesini değiştirmesine müsaade etmez. İster Hindu ister Müslüman ya da Hristiyan her koşulda birilerinin hizmetkarıdır, ve bu sebeple belli bir tip dini icra etmek sanātana-dharma sayılmaz, ancak canlının daimi refakatçisi, yani hizmet vermek sanātana- dharma'dır. O halde gerçeklere dayalı olarak, biz Yüce Rab ile hizmet ilişkisi içersinde bağlıyız. Yüce Rab, Yüce hoşlanıcıdır ve biz canlı varlıklar da ebediyen O'nun yüce hizmetkarlarıyız. Biz Onun zevki için yaratıldık, ve eğer biz de Tanrı'nın Yüce Şahsı ile bu ebedi zevke katılırsak, bu bizi sadece mutlu eder. Bağımsız bir şekilde, daha önce de açıkladığımız gibi bağımsız olarak bedenin herhangi bir parçası, el, ayaklar, parmaklar veya bedenin herhangi bir parçası bağımsız olarak mide ile işbirliği yapmadan mutlu olamaz. Benzer şekilde canlılar varlık da Yüce Rab'ba aşkın sevgi dolu hizmetini sunmadan asla mutlu olamaz. Şimdi, Bhagavad-gītā'da farklı yarıtanrılara ibadet onaylanmaz, onaylanmaz çünkü... Bhagavad-gītā'nın (Bhagavad-gītā yedinci bölüm, yirminci dizesinde) Rab der ki, kāmais tais tair hṛta-jñānāḥ prapadyante 'nya-devatāḥ. Kāmais tais tair hṛta-jñānāḥ. İhtirasla yönetilenler, sadece onlar Yüce Rab Kṛṣṇa'dan başka yarıtanrılara ibadet ederler.