TR/Prabhupada 0832 - Temizlik İmandan Gelir

Revision as of 13:08, 3 October 2018 by Vanibot (talk | contribs) (Vanibot #0023: VideoLocalizer - changed YouTube player to show hard-coded subtitles version)
(diff) ← Older revision | Latest revision (diff) | Newer revision → (diff)


Lecture on SB 3.25.16 -- Bombay, November 16, 1974

Yöntem zihnin tüm kirli şeylerden temizkenmesi gerektiğidir. Zihin arkadaştır; zihin herkesin düşmanıdır. Temizlenirse, o zaman arkadaştır, ama kirliyse... Tıpkı kendinizi temiz tutmazsanız bir hastalığa yakalanmanıza benzer. Ve kendinizi temiz tutarsanız, o zaman bulaşmazsınız. Harekete geçerseniz, kalan... Vedik medeniyete göre, kişi kendini günde üç kez temizlemelidir, tri-sandhyā. Sabah, sabah erkenden, öğlen tekrardan, akşam tekrardan. Sıkı sıkıya brahminik kural ve düzenlemeleri takip edenler... Aynı zamanda Vaiṣṇava. Vaiṣṇava zaten brāhmaṇa olduğu anlamına gelir. Öyleyse kuralları ve.... takip etmelidir. Satyaṁ śamo damas titikṣā ārjavaṁ jñānaṁ vijñānam āstikyam... (BG 18.42).

Yani temizlik imandan gelir. O halde... Aslında bizim koşullu maddi yaşamımız zihnin kirle, tüm temiz olmayan, kirli şeylerle kaplandığı anlamına gelir. Hastalık budur. Biz tamo-guṇanın ve rajo-guṇanın daha aşağı basamaklarındayız, bu kirli şeyler çok öne çıkıyor. Bu nedene kişi kendini amo-guṇa ve rajo-guṇa pozisyonundan sattva-guṇaya yükseltmelidir. Zihnin nasıl temizleneceği süreci önerilmiştir: śṛṇvatāṁ sva-kathāḥ kṛṣṇaḥ puṇya-śravaṇa-kīrtanaḥ (SB 1.2.17). Kişi kṛṣṇa-kathāyı duymalıdır. Kṛṣṇa herkesin kalbindedir ve koşullanmış bir ruhu gördüğü zaman... Bireysel ruh Kṛṣṇa'nın önemli bir parçası olduğu için, Kṛṣṇa ister ki, "Bu bireysel ruh, hergele, esaretinin, doğumun ve ölümün, yaşlılıkla hastalığın sebebi olan maddi keyiflere o kadar bağımlı ki, ve o kadar budala ki şunu düşünmüyor, 'Neden doğumun, ölümün, yaşlılığın ve hastalığın tekrarına maruz kalıyorum?' "Bir budala oldu. Mūḍha. Bu yüzden: mūḍha, eşek diye tanımlanmışlardır. Eşek... Aynı eşşeğin ne diye çamaşırcının bir dolu beziyle o kadar yüklendiğini bilmemesine benzer. Ne diye? Hiç bir kârı yoktur. Bezlerin hiç biri ona ait değildir. Çamaşırcı her yerde olan bir tutam ot verir. Eğer... Lakin eşek şöyle düşünürse, "Bu bir tutam ot çamaşırcı tarafından verildi. O yüzden tek bir bez parçası bana ait olmasa dahi ağır yükü taşımalıyım."

Buna karmī denir. Karmīler, tüm bu büyük büyğk karmīler, büyük büyük milyonerler, tıpkı eşek gibiler çünkü o kadar çok çalışıyorlar. Sırf bu büyükler değil- küçükler de. Gece gündüz. Ancak en çok iki cāpāṭi ya da üç cāpāṭi, dört cāpāṭi yemek uğruna. O kadar çok çalışıyor. Bu üç-dört cāpāṭi en fakir adam tarafından bile kolayca sahip olunabilir, o zaman neden o kadar çok çalışıyor? Çünkü "Ben bu kadar büyük bir aileye bakmakla yükümlüyüm," diye düşünüyor. Benzer şekilde, bir lider, bir halk lideri, politikacı da, o da böyle düşünüyor, "Ben olmadan, ulusumun tüm üyeleri ölecek. Öyleyse bırakın gece gündüz çalışayım. Ta ki ölümüme ya da biri tarafından öldürülene kadar, çok çalışmak zorundayım." Bunlara kirli şeyler denir. Ahaṁ mameti (SB 5.5.8). Ahaṁ mameti. Ahaṁ mamābhimānotthaiḥ. Bu kiri şeyler... İster bireysel, sosyal, politik, ortak ya da ulusal olsun. Her neyse. Bu iki şey, ahaṁ mameti (SB 5.5.8) çok öne çıkar. "Ben bu aileye aidim. Ben bu ulusa aidim. ben şu şu topluluğa aidim. Filanca görevim var." Ama tüm bunalrın sahte ünvanlar olduğunu bilmez. Buna cehalet denir. Caitanya Mahāprabhu bu nedenle öğretisine jīvera svarūpa haya nitya-kṛṣṇa-dāsa (CC Madhya 20.108-109) diye başlar. Esas pozisyon Kṛṣṇa'nın ebedi hizmetkarıdır. Esas konum budur. Ama o sanıyor ki, "Ben bu ailenin hizmetkarıyım. Bu ulusun hizmetkarıyım. Bu topluluğun hizmetkarıyım, hizmetkar..." Bir dolu. Ahaṁ mameti (SB 5.5.8). Bu cehaletten, tamo-guṇa halinden kaynaklanır. Tamo-guṇa.